KKTC’de, kamudaki tükenmişlik, sansasyonel sorumsuzluklar, hayretle izlediğimiz insani dramlar, “yok yok bu olay bizim ülkemizde olamaz” dediğimiz davranışlar ile sarsılıyoruz.
Siyasi hukuksuzluğun ve adaletsizliğin tavan yaptığı, ucube bir ülke yönetimini istemiyor, reddediyoruz.
Kıbrıs Türk Halkı olarak, kendi kendimizi yönetmek istiyorsak, en başta, eğitim ve sağlık olmak üzere, devleti birçok konuda, vatandaşlarına hizmeti ve yeniden güven kazanacak sosyal politikaları derhal yürürlüğe koymalıdır.
Ülkemizde, bir çok alanda yöneticiler, siyaseten bağımsız olmadığından, veya yalakalığından, çalışma hayatındaki kamu personelini, mesleki iş tanımlarının dışında, alakasız işlere boğma, statüsünün altında görevler verme, ulu orta yüksek sesle azarlama ve zorlama görevlere gönderme gibi, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlar sergilenmektedir.
Son dönemde daha çok, siyasi atamaların yarattığı baskılardan mobbinge varan tutum ve davranışlar, öğretmenler tarafından da dillendirilmeye başlanmıştır.
Mobbinge varan davranışlar, eğitimde asla kabul edilemeyecek davranışlar arasında yer almaktadır. Öğretmen gibi hassas bir konuya dikkat edilmez ise, olaylar, davranışlar öğrenciye varan boyutlara ulaşırsa, çözülmesi imkânsız, büyük toplumsal sorunlara sebebiyet verir.
KKTC’de kamu idareleri “mobbing” uygulamalarından ve yaşanan sorunlardan habersiz gibi veya böyle uygulamalar örtbas edilerek, durum idare edilmeye çalışılmaktadır.
Dünyanın pek çok ülkesinde, AB insan hakları sözleşmesinde, ILO prensiplerinde, Uluslararası İnsan Hakları Beyannamesi’ne göre, insan hakları ihlali sayılan mobbing, ülkemizde yasal bir mevzuata bile bağlanmamış, yokmuş gibi davranılan, Cumhuriyet Meclisi ve Bakanlıkların bile hiç ilgilenmediği büyük bir sorunlar yumağı halinde, çalışanların kabusu haline gelmiştir.
Mobbing ile mücadele konusunda, Çalışma Bakanlığı ve Meclis bünyesinde, derhal bu konuya özel komiteler kurularak, çalışanlarına mobbing ve baskı konularında, kamu dairelerinden ve okullardan gelen şikayetleri ve talepleri ele alıp, inceleyecek ve çalışanların mobbing konusunda eğitilmesi ve bilgilendirilmesi çalışmalarını organize edecek, mevcut sorunlarının çözümlenmesi konusunda çalışarak, mobbing konusunda yasal mevzuatın da AB insan hakları sözleşmesine uygun olarak, mağdurları koruyucu tedbirlerin hayata geçirilmesi sağlanmalıdır.
Dünyada kabul görmüş tanımı ve Türkiye Cumhuriyeti Çalışma Bakanlığı sayfasındaki tanımı ile mobbing iş yerlerinde, mevcut gücün yada pozisyonun, bir veya birden fazla kişi tarafından, diğer kişi veya kişilere yönelik gerçekleştirilen, sistematik bir şekilde devam eden, yıldırma, pasifize etme, aşırı iş yüküyle, işinden ve kurumundan uzaklaştırmayı amaçlayan, mağdur veya mağdurların, kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine, sağlık ve ruh hallerine zarar veren, kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışların bütünü olarak tanımlanmaktadır.
Mobbing kapsamında değerlendirilen olayların, artmasının senekleri arasında, kamudaki yöneticilerin seçimi, yetiştirilmesi ve eğitilmeleri ile direk ilgilidir. İçinden çıkılamayan durumlar yaşatan ve hizmet vermesi gerekirken, insanına zarar veren bir yapıya bürünen, kamu hizmetlerinin, tepeden tırnağa yeniden yapılandırılmasına derhal başlanmalıdır.
Siyasilerden başlayarak, kamu için kurumsal yönetici yetiştiren programların, kurumlarda yapılan yöneticiliğin önemini kavratacak, erdem, liyakat ve sorumlulukları titizlikle işleyecek bir sistemi yaratmak, ülkemizin en önemli sorunlarından biri olmaya devam edecektir.
Kalın Sağlıcakla…
YAZI/ OZAN ÇOLİ