EğitimManşetYazarlar

Yönetilenler, Yaşadıkları Birikmiş Sorunların Çözümü İçin Net Bir Mesaj Vermeli midir ?

Yaşadığımız ada üzerinde, geleceğimizin aydınlık olduğu ve sorunlarımızın çözüm bulduğu; yarınlarımızın umut ve refah vereceği güzel günler yaşamak istiyorsak, bizleri yönetmeye aday olanlara net ve anlaşılır bir şekilde, hayatımızı artık gelişmiş ülkelerde olduğu gibi normal seyrinde ve coğrafyamızın güzellikleriyle yaşamak istediğimizi yüksek sesle, hep birlikte haykırmalıyız.

Yaşadığımız ada üzerinde, geleceğimizin aydınlık olduğu ve sorunlarımızın çözüm bulduğu; yarınlarımızın umut ve refah vereceği güzel günler yaşamak istiyorsak, bizleri yönetmeye aday olanlara net ve anlaşılır bir şekilde, hayatımızı artık gelişmiş ülkelerde olduğu gibi normal seyrinde ve coğrafyamızın güzellikleriyle yaşamak istediğimizi yüksek sesle, hep birlikte haykırmalıyız.

Bugün ülkede yaşamakta olduğumuz tükenmişlik ve sistemsizlik ile bakanlıkların ve kurumlarının plansız, günübirlik yönetim uygulamaları hep duvara toslamakta; hukuksuz, adaletten uzak uygulamalarla, tutanın elinde kaldığı plansız bir yapıyla devletin düzeni SÜR-DÜ-RÜ-LE-MEZ.

Gözlemlediğim kadarıyla, devleti işlevsel kılan bakanlıklar ve kurumlar, vatandaşa çözümler yerine sorunlar yaratmaya devam etmektedir.”

Şöyle bir baktığımızda, Eğitim Bakanlığı’nın devletin geleceğini kurması beklenen, bir sistem ve kurumlarının saat gibi düzenli çalışması gereken yerler olması gerekirken; bugün, tarihi geçmiş, alıntı eğitim modellemeleri ve siyasi çıkar kaygıları ile delik deşik edilmiş bir yapı olarak, artık sorun çözmek bir yana, eğitimde sorunlar üreten bir bakanlığa dönüşmüş yapısıyla topluma hiçbir katkı sunmamaktadır.

Sağlık Bakanlığı’nda ise, sağlık sistemi uzun zamandır çökme sinyalleri verirken, yetersiz kalan hastaneler, bulunamayan ilaçlar, hastane içi hizmetlerdeki yetersiz çalışan ve kalifikasyon sorunları nedeniyle her gün topluma yansıyan olaylar, yetersiz araç-gereç şikayetleri ile hayatlara mal olan, çökmek üzere bir sistemi andırıyor.

Ulaştırma Bakanlığı’nda ise, Karayolları Dairesi çökertilmiş; bazı yollar, yol denemeyecek hale gelmiş, ölümlü kazalara sebebiyet verecek tuzaklarla dolu bir haldedir. Trafik “canavarlarla” ve düzensizliklerle dolmuş olmasına rağmen, her gün bu yetersiz ve düzensiz yapıya onlarca araç çıkarılmaya devam ediliyor. Vahşi Teksas modeline devam deniyor.

“Yine ulaştırma denildiğinde akla gelen büyük bir sorun, ada ülkesi olmanın getirdiği dış dünya ile olan bağımız olan limanlar ve havayollarında, ülke vatandaşlarının gelirlerinin çok üzerinde ücretler istenmesi ve bu alanların yetersizlikler ile sorunlarla dolu olmasıdır.

Bayındırlık ve çevreye baktığımızda ise; tüm ülkeyi kapsayan bir yapılaşma, kentleşme ve tarımsal alanlar konusunda bir master planın özellikle yapılmıyor olması, isteyenin istediği gibi diktiği mantar görünümlü binalar, gökdelenler ve sitelerdir. Tüm bu plansızlığın sonucunda b..k içinde kalınca da başlıyoruz bağırmaya…

Çevre katliamları, asırlık zeytin, harnup ve okaliptüs ağaçları şuursuzca sökülürken, yasalarımızdaki koruma maddelerine rağmen yönetenler tarafından yasa dışı olarak göz yumulmaktadır.

Enerji ve iletişime baktığımızda; elektrikte yaz aylarında yaşadıklarımızın çok daha kötüsünü önümüzdeki kış aylarında yaşayacağımız gün gibi ortadayken, aradan geçen iki ay boyunca “Sinda gulle geçsin” misali hiçbir hazırlık yapılmıyor. Bu alanlarda, yanı başımızdaki Güney Kıbrıs’ta olduğu gibi, bir master plan hazırlanarak yapılacak planlamalarla yirmi yıl sonrasının yatırımlarını planlayan bir yönetim anlayışına ihtiyacımız vardır.

İletişimde ise neredeyse dünyanın en pahalı ve yetersiz internet ve telefon sistemlerini kullanmaya zorlanıyoruz.

Devletin maliyesine ve bütçesine baktığımızda; bakanlıklar, kurumlar ve diğer bütçeden pay alan kuruluşlar, enflasyon denilen bir para sistemiyle ezim ezim ezilirken ve yapması gereken hizmetleri vatandaşına sunamazken, enflasyondan arındırılmış bir bütçe veya stabil bir para birimi ile hesaplanacak bir devlet bütçesi yapılmıyor. Birilerinin işine gelmediği için yapılmıyor. Halk, kaşıkla verilenin kepçe ile alındığı bir sistem içerisinde oyalanıyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı’na bakarsak; yaşanabilir bir ülke istiyorsak, yeni yüzyıla uygun şekilde yeniden yapılandırılarak işlevsel bir hale getirilmeli, çiftçisini ve hayvancısını eğiterek ülkeyi iklim değişikliklerine yönelik planlamalarla geleceğe hazırlamalıyız.

Yetersiz olan ormanlarımıza, ağaçlarımıza, yeşil alan ve sulak alanlarımıza sahip çıkacak; her bir ağaca yasal olarak sahip çıkacak sert önlemler (eski yasalarımızda vardı) ile ağaç dikeceklere teşvikler getirilmelidir.

Son olarak, nüfus politikası A’dan Z’ye yeniden yapılacak plan ve programlara göre, açık ve şeffaf bir şekilde halkla paylaşılarak (hesap veren bir yapı) ele alınmalıdır. Ülkede yasa dışı ikamet edenlerin takip edileceği bir sistem kurularak sürekli takip edilmesi gerekenler yapılmalıdır.

Bu gemi artık yüzdürülemez; gemiyi batırmadan en azından içindekileri düşünen bir yönetim tayfası ile gemiyi sağlam bir limana demirlemek ve tamirine başlamak, yapılacak en iyi iş olacaktır.

Kalın sağlıcakla…

Diğer Haberler

Başa dön tuşu