EğitimManşetYazarlar

Dünya Dönüyor Sen Ne Dersen De…

Dünyamız, üzerindeki her şeyle birlikte, saatte 1,660 km’ye varan bir hızla dönmeye devam ederken, Güneş etrafında da saatte 100 bin km hızla hareket etmeye devam ediyor.

Dünyamız, üzerindeki her şeyle birlikte, saatte 1,660 km’ye varan bir hızla dönmeye devam ederken, Güneş etrafında da saatte 100 bin km hızla hareket etmeye devam ediyor. Bu hareketli dünya, bir kere geçtiği yerden bir daha da geçmiyor.

Dünya üzerinde, yerinde sayan, duran herkes durduğu o anı kaybediyor.

Dünya’da değişmeyen tek şey harekettir.

Günümüzde, hızla değişen dünyada maalesef eğitim de aynı hızla değişemiyor.

220 yıl önce Fransız İhtilali sonrası yapılan devrimlerden biri olarak ortaya çıkan, bugünkü eğitim anlayışı, yani sınıf ve okul sistemlerinin bulunduğu günümüz eğitimi, başlangıçta saygı ve disiplin temelli, kültürel bir eğitim anlayışı olarak kurgulanmıştır. Çok eski tarihlerden beri, eğitim kullanılarak toplumu ve toplulukları şekillendirmeye çalışılmıştır.

Dünya’da yaşanan savaşlar ve Sanayi Devrimi ile gelen hizmet temelli sektörlere göre, eğitimde müfredatlar, programlar ve okullar konjonktüre ve zamana bağlı olarak değişimler yaşamış ve değişimlerle zamana ayak uydurulmaya çalışılmıştır.

Eğitimde bu uyumu sağlayamayanlar, koskoca cihan imparatorluğu da olsa, yok olup gitmişlerdir. Bugün yine zamana ve değişime ayak uydurmak zorunluluğu vardır. Sınıflarda, kalabalık kitlelere verilen eğitim ve öğretim dönemi geçerliliğini yitirmektedir.

Bizi yönetenler, bunu görmek, anlamak ve değişimi anlayarak eğitimi planlamak yerine hala daha var olan sisteme yama olarak bohçalar ekleyerek eğitim verdiğini mi zannediyor?

Bu politik yöntemlerle, toplumu idare ederek zamanımızı harcadıklarını görmeliyiz.

Toplumun, ülkenin ve dünyanın taleplerine karşılık veremeyen eğitim, günümüzün ve geleceğimizin en büyük sorunu…

Sosyal medyanın etkisi ile yanlış bilgilerin doğru kabul edildiği, herkesin birbirine benzediği, kalıplaşmış, robotlara dönüşen insan topluluklarından ayrışmak ancak bizim gibi öğretmenler tarafından, farklılıklarımızı, kültürümüzü, yaratıcı zengin hayallerimizi, sorumluluk ve öz disiplinimizi eğitime koyabilirsek, yapay zekâlı dünyada bir fark yaratabiliriz.

Gelecek nesilleri, sosyal medya değil, biz öğretmenler, insani ve sosyal duyguları da işleyerek şekillendirmeliyiz.
Bunu yaparken, çağın gereksinimlerini bilmeli, insan olmanın önemini hatırlamalı ve hatırlatmalıyız…
İnsanları sanal zekâdan ayıran, hatta üstün kılan özelliklerimizi geliştirmeliyiz.

Okullar ve dersler, sınıflarda ezbere dayalı bilgiler yerine, deneylerle, deneyimler ve sorun çözme yöntemleri ile yer almalıdır. Gerçek ortamlarda veya gerçekle birebir aynı, sanal ortamlarda, dış dünyayı, doğa olaylarını, hayatta kalma becerilerini, üretim faktörlerini ve aklımıza gelmeyen nicelerinin deneyimlenebileceği bir eğitim sunabilmeliyiz.

Bilgiyi öğrenmek yerine (ezbere dayalı), bilgiyi kullanabilmeyi öğretmek gerekiyor. Öğrenmenin önemi her geçen gün artıyor. Sınavlar da bunu ölçmeye yönelik olmalıdır.

Yaşadığımız bilgi ve yapay zeka çağında, devletlerin siyasal, ekonomik, kültürel ve askeri güçleri, doğrudan nitelikli insan sayıları ile orantılı olacaktır.

Geleceğin eğitiminde, maliyet ve fayda değerlendirmeleri ön planda olacaktır.

Eğitimde, elde edilen ‘eğitilmiş birey’lerin niteliği önemlidir. Bir gazete makalesinde anlatılmak istenenin anlamlandırılması ya da kalp atışları ile spor yapmak arasındaki ilişkiyi kurabilmek gibi yeterlilikleri kazandırmak lazımdır.

Eğitim, siyasal, kültürel ve ekonomik boyutları ve sonuçları olan bir süreçtir.

Eğitim sürecinin sonuçları, ülkeyi, toplumu korkutmak yerine, umutlandırmalıdır.

Hayatlarını programlanmış sınavlara hazırlanarak, beyinleri siyasal ve kültürel olarak yıkanarak, bilimsellikten uzak bilgileri ezberleyerek geçiren öğrenciler, tek tip kalıplara sıkıştırılarak, çevrelerine duyarsız bir ezberci eğitim sonrasında, hayatlarını beş şıktan ibaret olarak görmektedir.

Oysa hayat, onlara öğretilen gibi bir soru ve olası beş cevaptan ibaret değildir.

Bugünün dünyasındaki değişimi anlayarak eğitimde reform politikalarını üretebilen başarılı ülkeler ve liderleri, 21. yüzyıl neslini yaratmakla kalmayacak, parlak bir toplumsal geleceği de inşa etmiş olacaklardır.

Darısı başımıza…

Kalın sağlıcakla… 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu