Lesinger: 3 Vekille Hükümette Daha Etkin Rol Alacağız!
"Kadının sesi olacağım” diyen YDP’nin vekil adayı Doç. Dr. Figen Yaman Lesinger, kadın vekil olarak Meclis’e girdiğinde YDP’nin hükümette daha etkin rol alacağını düşünüyor.
Siyasetin eril yüzü, 25 Haziran’daki araseçimde de kendini gösteriyor. Zira bu araseçimde 12 adaydan yalnızca 1’i kadın. O da Yeniden Doğuş Partisi (YDP)’nin adayı Doç. Dr. Figen Yaman Lesinger…
Doç. Dr. Lesinger’in siyasetle tanışması aday gösterilmesiyle başlıyor bu nedenle ‘o’ politik dile yabancı. Ancak Lesinger’e göre bu durum kendisi için bir avantaj. Lesinger, samimiyeti ve doğallığının sandığa yansıyacağını düşünüyor.
YDP ise Meclis’te kazanacağı 3’üncü sandalye ile hükümette daha etkili ve etkin rol almanın hesabı içinde.
“Kadın ve çocukların sesi olacağım” diyen Lesinger, partisinin Genel Başkanı Erhan Arıklı gibi Din İşleri Başkanı Ahmet Ünsal’ın sözlerini “fikir özgürlüğü” kapsamında mı değerlendiriyor? Yoksa bir kadın olarak o sözlere tepkili mi?
Doç. Dr. Figen Yaman Lesinger, KIBRISLI Gazetesi yazarı Selda Bektaş’ın sorularını yanıtladı…
Lesinger, 1977 Konya doğumlu. Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri ve Teknolojileri Yüksek Okulu mezunu. Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde master yaptı. Sonrasında ise Eğitim Yönetimi, Denetimi, Ekonomisi ve Planlaması Ana Bilim Dalı’nda doktorasını tamamladı. Şuanda Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi’nde Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu Müdürü ve Öğrenci Dekanı olarak görev yapıyor. Kıbrıs’a 2003 yılında geldi. Doç. Dr. Lesinger evli ve iki çocuk annesi.
AKTİF SİYASETE NEDEN GİRDİ?
Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Kendimi yaşam dolu, vatanına hizmet vermek isteyen; vatandaşlarımızın kalkınabileceği ortamı yaratabilecek azim ve kararlılıkta olan bir kişi olarak tanımlayabilirim.
YDP ile yollarınız nasıl kesişti? Adaylık teklifini size kim getirdi?
Uzun yıllardır Yeniden Doğuş Partisi’nin pasif olarak biz izleyicisiydim. Yaptıkları icraatları takip ediyordum. Erhan Başkanımız aradı ve bir kahve içmek istediklerini söylediler Genel Sekreterimiz Talip Atalay hocamızla birlikte.
Talip hocamız ve Genel Başkan Yardımcımız Erşah Sabit Yılmaz’la görüştüğümüzde, Talip hocanın o güvenilir konuşması, güven dolu bakışı, babacan tavrı; sonrasında Erhan başkanla tanışmamız o memleketim havasını yaşatması beni aktif siyasete girmeye ikna etti.
Böylece YDP’de aktif olmaya karar verdim. Teklif geldiğinde de hemen kabul ettim.
“ADA KOŞULLARININ İYİLEŞTİRİLMESİ İÇİN ÇALIŞACAĞIM”
Vekil olursanız bu topluma ne vereceksiniz?
Aslında “Ne vaat ediyorsunuz?” diye sorarsanız, ben ‘vaat etmek’ istemiyorum. Yapamadıktan sonra bu vaatlerin bir anlamı yok. Ben elimde var olan projeleri hayata geçirebilmek istiyorum.
Bu projeler kadınlarla ilgili yaşam projeleri. Kadınların sağlık ve emeklilik sigortaları, çocukların eğitimi ile ilgili revize edilmesi gerekenlerle ilgili. Kadın ve çocuklar için hazırladığımız sosyal projeler var.
Kıbrıs’ta daha iyi yaşam koşullarının sağlanabilmesi; sadece kadın ve çocuklar için değil tüm halk için sağlıklı ada koşullarının oluşturulması için aday oldum.
Sağlık hizmetlerinde sorunlar yaşıyoruz. İlaç yok, hastaneler yetersiz. Hijyen konusunda da iyi olduğu söylenemez…
“PROJELERİMİZ HÜKÜMET TARAFINDAN ENGELLENDİ”
Ancak bildiğiniz gibi partiniz de hükümet ortağı…
Evet, ancak şuanda sadece 2 vekilimiz var. 2 vekille hükümete çok fazla etki edemiyoruz. Özellikle bu konularda hiç etki edemiyoruz. Tek etki alanımız Ulaştırma Bakanlığı.
Diğer alanlarda yaptığımız Türkiye ile imzalanan bazı projelerimiz hükümet tarafından engellendi.
YDP’nin bir kadın vekili olarak Meclis’e girdiğimde diğer alanlardaki projelerimiz gerçekleştirmek için daha etkin olacağız. Daha fazla ses getireceğiz yapacağımız icraatlarla…
Projelerimizi daha detaylı bir şekilde düzenleyeceğimiz basın toplantısıyla açıklayacağız…
“ÜNSAL’IN SÖYLEDİKLERİNİ
KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL”
“Kadınların sesi olacağım” diyorsunuz. Toplumda rahatsızlığa neden olan Din İşleri Başkanı Ahmet Ünsal’ın sözlerini ilk duyduğunuzda ne hissettiniz? Zira Sayın Erhan Arıklı bu sözleri ‘fikir özgürlüğü’ kapmasında yorumlamıştı.
Yaşananları kınıyorum. Kadının cinsel bir obje olarak gösterilmesi, bir erkek tarafından bunun söylenmesi ayıp.
Laik ve çağdaş bir yapıya sahip olan Kıbrıs Türk halkının da bunun kabul etmeyeceği; sadece Kıbrıs değil dünyadaki hiçbir kadının kabul etmeyeceği bir söylem.
Keşke bunlar söylenmeseydi. Ancak tamah etmeyeceğiz ve onaylamadığımız bir durum. Cinsel bir obje değiliz, kadın olarak her alanda her yerdeyiz.
“HALK SİYASİLERE ULAŞAMIYOR…”
Meclis’e girdiğinizde ilk yapacağınız şey nedir?
Politikacılara halkımız artık güvenmiyor. Kırgın ve küskünler. Halkla siyasiler arasındaki makas çok açıldı. Halk siyasilere ulaşamıyor. İlk aşamada yapmak istediğim, siyasilerle halk arasındaki bu makasın kapatmak.
Halka hizmet ediyorsak eğer, onlardan gelen dönütler doğrultusunda çözüm üretmek; sorunların çözümünde ortak karar alınması lazım.
Eğitim alanında ciddi sıkıntılar var. Ülkemizde Türkçe bilmeyen çok fazla sayıda çocuğumuz var. Bu çocuklarımız derslerden bir şey anlamadan geçiriliyorlar. Bu çocukları nereye yetiştiriyoruz bilmiyorum. Bu çocuklar için hazırlık sınıfları açılması; Türkçe öğretilmesi gerekiyor.
Tam gün eğitim de gündemde. Altyapı için iyi hazırlanılmalı. Çocuklara öğle yemeği desteği önemli. Bunun yanında öğretmenlerimizin hizmet içi eğitim olanakları artırılmalı.
Master, doktora yapmak isteyen öğretmenlerimiz var ancak böyle bir ortam açılmadığı için yapılamıyor. Öğretmenlerimize bu olanakları sunmalıyız. Denetlemelerin de etkin bir şekilde yapılması gerekiyor.
Ülkemize uygulanan spor ambargolarının nedenleri ve cevaplarını ilgili federasyonlarla oturup çözülmesi yöntemlerini hayata geçirmek istiyorum.
“TÜRKİYE İLE İLETİŞİM DAHA SIKI HALE GELMELİ”
Köyleri geziyorsunuz. En fazla hangi soru ve sorunlarla karşılaşıyorsunuz?
Esnafımıza, tarlada üretim yapan çiftçimize hizmet veremiyoruz.
Esnafımız kan ağlıyor ekonomik şartlardan dolayı. Esnafla beraber ortak çözüm noktaları bulup, fiyat düzenlemeleri yapılmalı. Bununla birlikte üretimin sağlanabilmesi için de gerekli ekipmanın gelmesi gerekiyor. Ne kadar ekersek, o kadar biçeriz.
Köy gezilerinde de sık sık bir ötelenmeden bahsediyorlar vatandaşlarımız. Devlet dairelerinde çok uzun sıralar ve önemsenmemeden şikayetçiler. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle temel gıdaları alamayanlar var. 20-30 yıl çalışıp da hala asgari ücret alan vatandaşlarımız var.
Eve tek soğan, ekmek götürdüğünü söyleyen insanlarımız var. Dolayısıyla ekonomi hepimizin içinde bulunduğu en önemli sorun.
Bunun ortadan kaldırılabilmesi için Türkiye ile iletişimin daha sıkı hale gelip, asgari ücretin yukarıya çıkarılması, yaşam koşullarının eşit seviyeye getirilmesi gerekiyor.
Marketlerdeki fiyat farkı çok fazla. Marketlerin etkin bir biçimde denetlenmesi gerekiyor.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Bir kadın, bir öğretmen, bir anne olarak yola çıktım. Artık evde oturulamaz…
Kadınlarımızın, çocuklarımızın, gençlerimizin yaşam koşullarının değiştirilmesi gerekiyor. Ben taze kan olarak, Meclis’te kadını, çocuklarımızın geleceğini temsil etmek istiyorum.
Daha iyi olabiliriz ancak sadece kendimiz için değil hepimiz için…