“Karşınızdaki Bir Öğretmen…”
Girne Ağır Ceza Mahkemesi’nde takip ettiğim bir çocuk istismarı davası, sorgu odalarında ses ve görüntü kaydının alınması gerekliliğini bir kez daha ortaya koydu.
Girne Ağır Ceza Mahkemesi’nde takip ettiğim bir çocuk istismarı davası, sorgu odalarında ses ve görüntü kaydının alınması gerekliliğini bir kez daha ortaya koydu.
Zira istismarla suçlanan öğretmen, imzaladığı ilk ifadesine itiraz ediyor.
Altına imzasını atarak kabul ettiği tüm suçlamaları şimdi, “şiddet tehdidi ve baskıyla” imzaladığını ileri sürerek reddediyor.
Ancak burada savcı bu ifadenin gönüllü alındığını ispatlamak zorunda. Ortada bir darp olmadığı için bunu nasıl yapacak?
Hangi delilleri mahkemeye sunacak? Bunu hep birlikte göreceğiz…
Sorgu odalarında kameralı kayıt olmaması, zanlılar için de polisler için de sakıncalı bir durum.
Geçtiğimiz haftalarda Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi Başkanı Aslı Murat’la yaptığım röportajda da bu konuya dikkat çekmiş, “Bu, polislere atılacak iftiraların da önüne geçecektir” demişti.
Öncelikle, Girne Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davayı özetleyeyim:
Kasım 2021 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bir görevli ve bir veli Boğaz Karakolu’na giderek, kolej sınavlarına hazırlaması için 10 yaşındaki oğluna özel ders veren öğretmen Mustafa Kadı’dan şikâyetçi oldu.
Şikâyet sonrası, Sosyal Hizmetler Dairesi’nden uzman bir psikolog eşliğinde çocuğun ifadesi alındı. Çocuk bu ifadeyi daha birçok defa mahkeme de dahil anlattı.
Barış ve Ruh Hastanesi’nden uzman psikolog ve psikiyatristler tarafından travma yaşadığına dair raporlar yazıldı.
Şikâyetin yapıldığı gün Mustafa Kadı hakkında derdest emri alınarak Lefkoşa Polis Müdürlüğü’ne çağrılıp tutuklandı ve Boğaz Karakolu’na götürüldü.
Bununla birlikte de soruşturma başlatıldı.
Savcılık tanıklarının (polis) ifadesine göre, Kadı karakola geldikten kısa bir süre sonra (Amirin odasında) gönüllü ifade vermek istedi.
Tahkikatı yürüten polis memuru Muhammet Ercan, Kadı’yı sorgu odasına götürerek gönüllü ifadesini aldı.
İlk ifadesinde çocuğun cinsel organına dokunup, makatına baktığını söyleyen Mustafa Kadı, yargılanma sürecinde bu ifadeye itiraz edince, dava yeni bir boyuta taşındı.
Duruşmada suçlanan 3 polis memuru var: Tahkikat memuru Muhammet Ercan, dönemin Boğaz Karakol Amiri İ.G ve polis memuru A.B…
Kadı’nın avukatlarının iddiaları şöyle:
Zanlı tutuklandığında tahkikatı yürüten polis memuru Ercan orada değildi. Arabada sadece Karakol Amiri İ.G ve A.B vardı. Zanlı tutuklandığı ilk andan itibaren ‘sapıklıkla’ suçlandı, tehdit edildi.
Zanlının 2 telefonu vardı. (Mahkemede tek telefondan bahsediliyordu)…
Karakola geldiğinde amirin odasında 5-10 dakika tutuldu, burada da baskı devam etti. Amir İ.G, elini masaya vurdu, zanlının montunu tuttu. Bağırdı.
Kadı, korkutuldu. Avukat hakkı tanınmadı. İfadesi alınırken avukatı dışarıda oyalandı.
İ.G ifade alınırken sorgu odasındaydı. İfade İ.G’nin yönlendirilmesi ile yazıldı; İ.G zanlıya “imzala seni bırakacağız” diyerek vaatte bulundu. İmzalamazsa istismarla değil ‘tecavüzle’ suçlanacağı tehdidinde bulundu ve Kadı ifadeyi korktuğu için imzaladı.
Bu iddialar üzerine, Girne Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın dün ilk “duruşma içinde duruşması” başladı.
Savunma avukatları tarafından istintak edilen, tahkikat memuru Muhammet Ercan, tüm iddialara “o sizin iddianız” karşılığını verirken, Polis Amiri İ.G de tüm iddiaları kesin bir dille reddetti.
“KARŞINIZDAKİ BİR ÖĞRETMEN…”
İ.G gönüllü ifade alınırken, odada olmadığını, odada sadece tahkikat memuru Ercan’ın bulunduğunu ifade etti. İ.G ayrıca savunma avukatlarına, “karşınızdaki bir öğretmen. İddia etiğiniz bir vaade (imzala seni bırakacağı) inanıp (tutuklu olduğu kendisine bildirilmişti) kendisine ait olmayan bir ifadeye imza atar mı?” diye sordu.
İ.G ayrıca, “İddia ettiğiniz gibi ben içeride sorgu odasında olsam, avukatı dışarıda nasıl oyalayacaktım?” diye sorunca, savunma avukatı, polis A.B’nin sorgu odasına gelip avukatın geldiğini amiri İ.G’ye bildirdiğini, ancak İ.G’nin “oyala” talimatı verdiğini ileri sürdü.
Tahkikat memuru Ercan ise istintak edildiği sırada, çarpıcı bir detaya dikkat çekti:
“Zanlı, mağdur çocuğun ifadesinde söylemediği bir bilgi verdi bize. Zanlı, ‘çocuğun makatına kıllanma var mı diye baktım’ dedi. Bunu mağdur çocuk bize anlatmamıştı…”
Duruşmaya çağrılan diğer bir polis A.B, kalp rahatsızlığı nedeniyle mahkemede hazır bulunamadı. Duruşma 24 Kasım’da devam edecek.
Savcılık, avukatın iddialarını çürütebilecek mi?
Yazı/Selda Bektaş
Fotoğraf/ Mustafa Yavuz