Kıbrıs-lı Türk Facebook Kullanıcılarının Kendilerini ve Ötekini Tanımlayış Biçimi
Bugün, geçen haftalarda değinmeye başladığım Kıbrıs-lı’lık ve Kıbrısl-lık konusunun devamı niteliğinde bir konudan bahsetmek istiyorum. Facebook kullanıcısı Kıbrıs-lı Türklerin, kendilerini kimliklendiriş biçimleri ve Türkiye kökenli olup Kuzey Kıbrıs’ta ikamet eden vatandaşları algılayış biçimleri üzerine bir konu…
Bilindiği üzere aidiyet duygusu ve bireyin kimliklenişi, özellikle de sosyal kimlik yapılanması bağlamında, gelişen sosyal ağlar ve “gerçeğin” sanallaşmasının bir getirisi olarak yeniden kavramsallaştırılması gereken, insana dair olan konulardan sadece bir tanesi. Daha geniş kapsamda psikolojik ve sosyal içerikli konular, gelişen iletişim teknolojilerinin sebebiyet verdiği değişimler ışığında yeniden tanımlanması gereken konuların başında gelmektedir diyebiliriz.
Bugün sizlere bahsedeceğim çalışmamın amacı, Kıbrıs-lı Türk Facebook kullanıcılarının “gerçek dünya” ve “gercek toplum” algılarının yanısıra az evvel de belirttiğim gibi Türkiye kökenli olup Kuzey Kıbrıs’ta ikamet eden vatandaşları kimliklendiriş biçimlerini irdelemek üzerine kurulmuştur. Çalışmam kapsamında 22 kapalı-uçlu anket 100 gönüllü Kıbrıs-lı Türk Facebook kullanıcısı tarafından sosyal ağ ortamında doldurulmuştur.
Katılımcıların kendilerini kimliklendiriş biçimlerinin milliyet temelli mi coğrafi mekan temelli mi olduğu da araştırma soruları kapsamında irdelenmiştir. Bunun yanısıra; aile, toplum ve sosyal yapının yaşamlarında etkili olup olmadığı sorgulanmıştır. Diğer bir deyişle, Kıbrıs’ta yaşayan, Kıbrıs-lı Türk Facebook kullanıcılarının gerçek yaşamdaki sosyal yapıyı nasıl değerlendirdikleri de mercek altına alınmaya çalışılmıştır.
Yetmiş üçü kadın, yirmiyedisi erkek olan katılımcıların yarıya yakınını üniversite mezunları oluşturmakta idi. Buna ilaveten yaş dağılımlarına bakıldığı zaman çoğunluğunun 27 yaş ve üstü olduğu da dikkati çekmiştir.
Sözkonusu katılımcıların kendilerini kimliklendirme biçimlerine bakıldığında kadın katılımcıların yarıdan fazlasının kendini “Kıbrıslı”, erkek katılımcıların ise eşit oranının (46%’ya 46%) kendilerini ““Kıbrıslı” ve ““Kıbrıslı Türk” olarak kimliklendirdiği gözlemlenmiştir. Diğer bir deyişle Kadınlarda coğrafi mekan temelli kimliklendirmenin daha çok önplana çıktığı dikkati çekmiştir. Buna istinaden kendini “Türk” olarak, yani milli kimlik üzerinden tanımlayanların ise kadınlada sadece %2, erkeklerde de sadece %4’lik bir dilim olduğu tesbit edilmiştir.
Katılımcılar yaş aralıklarına göre incelendiği zaman ise 27 yaş ve üzeri katılımcıların yarıya yakınının, 20 yaş ve altının ise %60’lık bir çoğunluğun kendini “Kıbrıslı” olarak tanımladığı saptanmıştır. Yaş dilimi düştükçe kendini coğrafi mekan üzerinden kimliklendirmenin de arttığı bariz bir şekilde gözlemlenen çalışmada bu durumun eğitim seviyesi ile de ayni orantıda olduğu dikkati çekmiştir. Yani, çalışma sonuçlarından yola çıkarak yeni nesil Kıbrıs-lı Türk FB kullanıcılarının eğitim seviyesi arttıkça, varoluşlarını coğrafi mekan temelli kimliklendirme ile meşrulaştırmaya meyillindekilerini söylemek mümkündür.
Bununla birlikte, erkek katılımcıların da kadın katılımcılarının da büyük çoğunluğunun 1974’te Kıbrıs’a yerleşen Türkiye kökenli Kıbrıs vatandaşlarını önce “Türkiyeli Türk”, sonra “Türk” olarak, genel zaman diliminde Türkiye’den gelip Kıbrıs’a yerleşenleri ise “Türkiyeli” olarak kimliklendirmiş oldukları Kıbrıs-lı Türk FB kullanıcılarının sadece kendilerini değil “öteki”lerini kimliklendirmede de coğrafi mekanı temel aldıklarını göstermektedir. Ayrıca, bu korelasyonun eğitim seviyesi ve yaş aralığına göre de değişiklik göstermediği dikkati çekmektedir.
Bunun haricinde, ailelerin, sosyal çevrelerin ve toplumun yaşamlarında etkin bir rol oynayıp oynamadığı incelendiğinde ise bu faktörlerin yaşamlarında çok fazla olmasa bile etken olduğunu reddetmediği gözlemlenmiştir.
Daha da önemlisi, yapılan çalışmanın bulguları katılımcıların aileleri tarafından baskı altında yetiştirilmediğinin altını çizmiş, “öteki” potansiyel yaptırım güçlerinin yaşamlarındaki etkililiğini de, başka bir toplumda yaşamış olmaları durumun farklı birer birey olabileceklerini söylemeleri ile reddetmedikleri ortaya çıkmıştır
Ancak, yapılan çalışma, daha önce de belirtildiği gibi Kıbrıs-lı Türk Facebook kullanıcılarının sosyal algılarını irdelediğinden, tüm Kıbrıs-lı Türkleri temsil edebileceği iddiasında değildir. Buna ilaveten sadece 1974 harekatı ile aileleri Kuzey Kıbrıs’a göç eden ve ikinci hatta üçüncü kuşak Kıbrıs-lı Türk FB kullanıcılarının da katılımcılar arasında bulunmuş olma olasılığının da göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Zamansal ve mekânsal olarak sınırlılık içeren bu çalışmanın, sanal ortamda değil de gerçek ortamda yapılması durumunda elde edilecek verilerin farklılık gösterebilme olasılığını da çalışmanın sınırlılığı olarak belirtmek zorundayız. Sadece 100 kişilik bir “Kıbrıs-lı Türk” katılımcının ne tüm Kıbrıs-lı Türk Facebook kullanıcılarını ne de tüm “Kıbrıs-lı Türk”leri temsil ettiğini iddia etmek doğru olacaktır.
Belki bir sonraki çalışmada, örneklem grubu genişletilir, sadece kimliklendirme veya toplumsal algıları üzerine odaklanmış bir anket çalışması yapılırsa, daha kesin ve net sonuçlar elde edilebilinir. Hatta yöntemin değiştirilmesi bile sözkonusu olabilir…
Ama en azından yapılan çalışma bize gönüllü Kıbrıs-lı Türk Facebook kullanıcılarının kendileri, kimlikleri ve ötekini kimliklendiriş biçimleri ile ilgili bir ipucu verdiğini söylemek sanırım çok da yanlış olmayacaktır.
Kaldı ki kendini bildi bileli bir varoluş mücadelesinde olan Kıbrıs-lı Türklerle ilgili buna benzer ancak daha kapsamlı bir çalışma yapılmasının elzem olduğunu da söylemek zorundayım. Zira “varoluş mücadelesi vermeye çalışan” bir toplumun psikoanalitik incelemesinin gerek söylem analizleri gerekse de etnografik çalışmalarla desteklenmesi gerektiğine yürekten inandığımı da söylemek istiyorum.
Sizleri yaptığım çalışmadaki bulgulardan bahsederek sıkmadığımı umuyor iyi haftasonları diliyorum…