BilimManşet

Kıbrıs’taki Kayalar, Merkür’ün Gizemini Aydınlatabilir

Merkür'deki kayalara oldukça benzeyen "boninit" adı verilen bir kaya yapısını bulmak için Kıbrıs'ın dağlık alanlarında araştırma yapılıyor…

İtalya’daki Pavia Üniversitesi’nden gezegen jeoloğu Nicola Mari tarafından yakın zamanda gerçekleştirilen bir araştırma, Güneş’e en yakın gezegen Merkür’ün kökeniyle ilgili gizemi aydınlatabilir.

Daha önce Mars’taki lav hareketleriyle ilgili araştırmalar yapan Mari, Merkür’deki kayalara oldukça benzeyen “boninit” adı verilen bir kaya yapısını bulmak için Kıbrıs’ın şehirden uzak dağlık alanlarında araştırma yapmış.

GÜNEŞ’E EN YAKIN GEZEGENİN KÖKENİ

Güneş Sistemi’mizin en küçük gezegeni olan Merkür, Güneş’e olan yakınlığından kaynaklanan sıra dışı sıcaklık değişimlerinin neden olduğu ekstrem şartlarıyla da biliniyor. Bu da uzay görevleri için onu zorlu bir hedef haline getiriyor. Çünkü Merkür’e gidecek uzay araçları, bu yüksek ısı ve karmaşık çekim kuvvetleriyle başa çıkmak zorunda. Avrupa Uzay Ajansı’nın şu an Merkür yolunda olan BepiColombo adındaki görev (Mari bu görevde de yer alıyor), bu zorlukları aşmak için karmaşık bir uçuş rotasına sahip.

Mariner 10 ve Messenger gibi geçmiş görevler, Merkür’ün kayaç gezegenler arasındaki benzersiz yerini ortaya koydu. Dünya’mızın da içinde bulunduğu çoğu kayaç gezegenin aksine Merkür, oldukça büyük bir çekirdek ve ince bir mantoya sahip. Bu durum, Merkür’ün oluşumu sırasında oldukça şiddetli bir dönem geçirdiğine işaret ediyor. Bununla birlikte bu uzay görevleri, Merkür’ün bir manyetik alana sahip olduğunu, bu yüzden erimiş demir bir çekirdek barındırdığını ortaya koyuyor.

Merkür’ün yüzeyinde toryum gibi elementlerin bolca bulunması da işin gizemini artıran başka bir kısım. Bu elementlerin, Güneş Sistemi’nin erken dönemlerindeki yüksek ısıdan dolayı çoktan buharlaşmış olması gerekiyor. Bulgular, bilim insanlarının Merkür’ün aslında Güneş’ten çok daha uzakta, büyük ihtimalle Mars’ın yörüngesine yakın bir yerde oluştuğu, sonrasındaysa devasa bir çarpışma nedeniyle Güneş’e yakın konuma doğru ilerlediği yönündeki savını destekler nitelikte. Tabii bu çarpışmanın, Merkür’ün ilk oluştuğu dönemdeki kabuğunun büyük bir kısmının da kaybolmasına sebep olmuş olabilir.

KIBRIS’TA BULUNAN KAYALARIN ÖNEMİ NE?

Mari’nin Kıbrıs’taki saha çalışması, bu yabancı koşulların anlaşılmasına yardımcı olabilecek Dünya’daki örnekleri bulmayı amaçlıyor. Mari’nin Kıbrıs’ta keşfettiği ve Dünya atmosferinden kaynaklanan oksidasyon dışında Merkür’ün yüzey kayalarıyla aynı bileşime sahip olan boninitler, araştırmacıların teorilerini bir adım daha öteye götürebilmeleri için umut verici bir yol sunuyor.

Bu araştırma, 2025’te gezegene varması planlanan, Merkür’ün mineral bileşimi ve iç yapısı hakkında ayrıntılı ölçümler yapmayı amaçlayan BepiColombo görevi için de büyük önem taşıyor olabilir. Merkür’ün jeolojik geçmişini anlamak, Güneş Sistemi’nin oluşumu ve evrimi hakkındaki bilgilerimizi de zenginleştirebilir.

BepiColombo projesinde yer alan bilim insanlarından Johannes Benkhoff konuyla ilgili olarak “Merkür eskiden oldukça sıkıcı bir gezegen olarak kabul edilirdi, ancak sürprizlerle dolu olduğunu kanıtlıyor. Bu karasal bulguları incelemek, uzay görevlerinden topladığımız verileri yorumlama yeteneğimizi geliştiriyor.”

Uzay keşifleri ve jeolojik araştırmalardaki gelişmelerle Mari gibi bilim insanları, her seferinde sadece bir kaya parçası da olsa, büyük kozmik bulmacayı bir araya getirmeye devam ediyor.

KAYNAK/BBC

Diğer Haberler

Başa dön tuşu