ÇevreManşet

Ulaşımdaki karbondioksit Salımları İklim Krizi Sürecini Hızlandırıyor

İklim krizi ve ulaşım sektörü arasında güçlü ve çift yönlü bir ilişki var: Ulaşım sektörü kaynaklı karbondioksit salımları, iklim krizi sürecini hızlandırıyo

Kentsel ulaşımı en fazla etkileyen iklim olayları, aşırı şiddetli yağışlar sonucu oluşan sel ve taşkınlar, şiddetli rüzgâr ve fırtınalar, sıcak hava dalgaları, yangınlar ve kıyı yerleşimlerinde su seviyesinin yükselmesine dayalı sorunlar.

İklim krizi ve ulaşım sektörü arasında güçlü ve çift yönlü bir ilişki var: Ulaşım sektörü kaynaklı karbondioksit salımları, iklim krizi sürecini hızlandırıyor; öte yandan, iklim krizinden kaynaklanan şiddetli yağışlar, fırtınalar, sıcak hava dalgası ve yangın gibi felaketler de ulaşım sektörünü, altyapıları ve yolcuları ciddi biçimde etkiliyor.

Dolayısıyla, hem ulaşımda yaratılan karbondioksit salımını azaltmak hem de iklim tehlikelerine karşı hazırlıklı, dirençli ve güvenli bir ulaşım sistemi yaratabilmek için kentlerimizde ulaşımı yeniden planlamak ve dönüştürmek zorundayız. Ancak ulaşım sektörünün iklim krizinin etkilerine uyumlu hale getirilmesi, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de görece yeni tartışılmaya başlanan bir konu.

İklim krizi bağlamında ulaşım sektörünün yeniden yapılandırılması, kısa zaman öncesine kadar sera gazı azaltım stratejilerine odaklanılması anlamına geliyordu. Ancak 2015 yılında Paris’te yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’ndan (COP21) bu yana durum değişiyor. Azaltım eylemlerinin hızlandırılması ve artırılmasına yapılan vurgu kadar önemli bir diğer konu, iklimin şimdiden değişmiş olduğunu kabul ederek, ulaşım sektörünü iklim tehlikelerine dirençli ve uyumlu hale getirme gerekliliği.

ULAŞIM ALTYAPISI

Kentsel ulaşımı en fazla etkileyen iklim olayları, aşırı şiddetli yağışlar sonucu oluşan sel ve taşkınlar, şiddetli rüzgâr ve fırtınalar, sıcak hava dalgaları, yangınlar ve kıyı yerleşimlerinde su seviyesinin yükselmesine dayalı sorunlar.

Bu iklim olayları, ulaşım altyapıları ve taşıtlar üzerinde kalıcı hasarlar yarattıkları gibi, yük ve yolcu taşımacılığının, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimin aksamasına yol açıyor; ekonomik ve toplumsal yaşamı olumsuz etkiliyor; tüm kentlileri ve halk sağlığını ciddi biçimde tehdit ediyor.

Tüm bu nedenlerle, kentsel ulaşımın iklim krizi kaynaklı tehlikelere dirençli hale getirilmesi, yolcu sağlığının güvence altına alınması ve pek çok ekonomik sektörü etkileyen taşımacılık faaliyetlerinin kesintisiz biçimde gerçekleştirilmesi son derece önemli.

KRİTİK ALTYAPILAR

Uyum stratejileri kapsamında ilk yapılması gerekenlerden biri, kentsel ulaşımdaki metro, hafif raylı sistem, tramvay, elektrikli otobüs ve troleybüsler, ayrıca deniz ulaşım araçları, liman ve iskeleler gibi kritik altyapıların dirençliliğinin sağlanması.

Taşıt, bisiklet ve yaya yollarında da sel ve taşkından korunmak için menfezler, tahliye pompaları, koruyucu bariyer ve siper gibi altyapı önlemleri alınması önemli. Fırtına ve şiddetli rüzgâra karşı siper ve bariyerler de değerlendirilmeli. Ayrıca sıcak hava dalgaları karşısında asfaltta kusma veya erime riskine karşı da önlem alınmalı.

Şiddetli yağışlardan kaynaklanan sel ve taşkınların yıkıcı etkisini azaltmak için başvurulabilecek bir diğer etkili eylem, yol, kaldırım, meydan ve otoparkların sert zeminlerinde, geçirgenliği yüksek kaplama malzemesi kullanmak. Ayrıca yeşil alanlar, yeşil çatılar, yeşil durak ve istasyon gibi yeşil altyapıların artırılması, şiddetli yağış esnasında suyun bir kısmının toprakta emilimini sağlayacaktır.

BEYAZ ÇATILI OTOBÜSLER YAYGINLAŞIYOR

Yeşil ve mavi altyapılar, aynı zamanda sıcak hava dalgalarının da etkisini azaltacaktır. Ağaçlıklı yollar, gölge etkisi yaratabilir ve yeşil alanların artması, ısı adası etkisini hafifletebilir. Benzer şekilde, derelerin gün yüzüne çıkarılmasıyla elde edilecek mavi altyapılar da havayı soğutma faydası sağlayabilir.

Bunların yanı sıra, sıcak hava dalgalarının en olumsuz etkilediği taşıtlar otobüsler olduğu için, dünyanın pek çok kentinde yaygınlaşan ‘beyaz çatılı otobüs’ gibi uygulamalar ile toplu taşımada ve okul servis araçlarında yüksek ısıyı içeri geçirmeyen taşıtlar kullanılmaya başlanabilir.

Taşıt yollarında denenen ve kaplamanın rengi, ışığı yansıtma özelliği, yağmur suyu geçirimi ve buharlaşmayı artırma işlevleriyle ısı adası etkisini azaltmayı sağlayan ‘serin kaplama’ gibi teknolojiler de dünyanın gündeminde. Ve elbette, sıcak hava dalgalarıyla beraber yaşanan yangınlara önlem olarak, yol boyu kullanılacak peyzaj ögelerinin yerel iklime uygun seçilmesi de büyük önem taşıyor.

Bu eylemlerin yanı sıra, acil durumlarda müdahale ve tahliye olanaklarını da artırmak gerekiyor. Bunun için, çok çeşitli ulaşım sistemlerinin ve güzergahların kullanılabileceği, esnek ulaşım altyapıları geliştirilmeli. Böylelikle, bir sistem veya güzergah kapandığında, başka alternatifler vasıtasıyla ulaşım ve tahliye sürdürülebilir. Bu kapsamda, acil durumlarda hızlı ve etkin bir alternatif olan otobüs özel yolları ve şeritleri dünyada giderek yaygınlaşıyor.

OTOMOBİL KULLANIMI CAYDIRILMALI

Ulaşım sektörü kaynaklı karbondioksit salımları, toplam salımlar içinde önemli bir paya sahip ve bu pay giderek artıyor. Türkiye’de ulaşım sektörünün toplam karbondioksit salımları içindeki payı 2000 yılında yüzde 17 iken, 2019 yılına gelindiğinde yüzde 23’e ulaşmış durumdaydı. Bu payın, 2023 itibariyle daha da artmış olmasını bekleyebiliriz. Tam da bu nedenle, ‘azaltım stratejileri’ olarak bilinen ve özellikle karbondioksit salımını azaltmayı hedefleyen eylemler aracılığıyla kentsel ulaşım sistemlerinin dönüştürülmesi de tabii ki son derece önemli.

Toplu taşımanın yanı sıra kentteki her noktaya yaya olarak güvenle erişebilmek mümkün olmalı; bisiklet yolu ağı geliştirilmeli; bisiklet paylaşım sistemleri yaygınlaştırılmalı. Aynı zamanda, kentlileri otomobil kullanmaktan caydıracak eylemler de hayata geçirilmeli: Kentlerin merkezi bölgeleri, bulvar, cadde ve sokakları yayalaştırılmalı ya da yaya-bisiklet-toplu taşıma koridorları olarak yeniden düzenlenmeli. Otomobille kent merkezine girişin ücretlendirmesi gibi uygulamalar değerlendirilmeli.

Uzun mesafeli yolculuklarda ve taşımacılıkta ise, en enerji-yoğun tür olan ve en fazla salım yaratan havayolları ve karayolu taşımacılığı yerine demiryollarının ve deniz taşımacılığının geliştirilmesi gerekiyor. Bu alternatiflerin, hem hizmet kalitesi ve sıklığı hem de uygun fiyat politikalarıyla desteklenmesi şart.

Kaynak/ Prof. Dr. Ela Babalık-Bianet

Diğer Haberler

Başa dön tuşu