“Devlet Okulları Eğitimin Ana Direğidir”
Yeni eğitim yılının başlamasıyla birlikte, devlet okullarında bir dizi yenilik ve hedefler hayata geçirilmeye hazırlanıyor.
Eğitim alanında gerçekleşen değişiklikler ve öğrenci gelişimini desteklemeyi amaçlayan programlar, velileri ve öğrencileri merak içinde bırakıyor. Bu kapsamda 19 Mayıs Türk Maarif Koleji Müdürü Ziya Tüzel, gelecek eğitim yılında nelerin değişeceğini ve okulun hedeflerini paylaştı. Ayrıca, yöneticilik düzeyinde karşılaşılan zorluklar da gözler önüne serildi.
Öğrenci ve veliler yeni öğretim yılında neler bekliyor?
Bu yıl, devlet kolejleri olarak konuşursak, geçmiş yıllardan farklı olarak ders süreleri ve haftalık okul günleri konusunda değişiklikler yaşanacak. Ders saatleri, bakanlık tarafından gönderilen genelge ile 38 saatten 41 saate çıkartıldı. Haftalık tam gün okul günleri 2’ye çıkartıldı. Özellikle dikkat çeken nokta, haftada ekstra üç saatlik özel aktivite derslerinin eklenmesi. Bu aktivite dersleri, medya okuryazarlığı, felsefe kulübü, tiyatro, satranç, basketbol, futbol, çevre bilinci gibi farklı konularda olacak. Bu uygulama, öğrencilere farklı ders içerikleri sunarak onların genel gelişimini desteklemeyi amaçlıyor. Ancak, bu derslerin öğretmen ihtiyacı ve içeriği konusunda bazı planlamalar yapılması gerekiyor. Örneğin, medya okuryazarlığı gibi dersler için iletişim mezunu öğretmenlerin bulunmaması sorun teşkil ediyor. Bu tür zorlukları aşmak için nasıl bir yol izleneceği planlanması gerekiyor.
“Tüm akademik çocuklar bir spor dalı yapabilir”
Okulun hedefleri ve aktivitelerinden bahsedebilir misiniz?
Okulumuzun yönetimi, öğrencilerin hem akademik hem de sosyal yönden aktif olmalarını amaçlayan bir vizyona sahip. ” Tüm akademik çocuklar bir spor dalı yapabilir ” şeklinde bir sloganla yola çıkıyoruz. Bu çerçevede, çeşitli spor dallarını okulumuzda aktif olarak yürütmeye çalışıyoruz. Aynı şekilde kültürel etkinlikler de öğrencilerimizin eğitimine dâhil ediliyor. Örneğin, Sahne19 adını verdiğimiz tiyatro kulübümüz ortaokul öğrencileri, lise öğrencileri, dışarıdan katılmak isteyen veliler ve yetişkinler için faaliyet gösteriyor. Ayrıca, öğrencilerimize dersler dışında da spor ve kültürel yönden destek sağlamaya çalışıyoruz. Bu amaçla, uzman tiyatro mezunlarından da destek alıyoruz.
Yöneticilik düzeyinde karşılaştığınız zorluklardan bahsedebilir misiniz?
Okul yöneticisi olarak karşılaştığınız zorlukların başında bütçe sıkıntısı gelmektedir. Okul bütçesinin yetersizliği veya olmaması durumunda, okulun ihtiyaçlarını karşılamak için alternatif finansman kaynakları yaratmak zorunda kalıyoruz. Örneğin, okul aile birliği tarafından toplanan kayıt parası ve bağış ücretleri gibi kaynaklarla eksiklikleri gidermeye çalışıyoruz. Bununla birlikte, devlet tarafından gönderilen bütçe yetersiz kalmakta ve okulun ihtiyaçlarını karşılamak için ek çözümler bulmamız gerekiyor.
Alt yapı sorunları da yöneticilik düzeyinde karşılaştığımız zorluklar arasında yer alıyor. Öğrencilerin spor ve aktivite yapabileceği uygun alanların yetersizliği, okulun fiziksel şartlarını iyileştirmek ve öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak için ek kaynaklar bulmayı gerektiriyor.
Tam gün eğitim hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Tam günlük eğitime geçilmesi durumunda, öğrenciler günlerinin büyük bir bölümünü okulda geçireceklerdir. Bu bağlamda altyapıyla ilgili planlamaların doğru yapılması gerekmektedir. Bir okul yapılacak ve eğitime başlayacaksa, örneğin 20 sınıfı varsa ve sınıf başına 25 öğrenci düşüyorsa, toplamda 500 öğrenci demektir. Bu öğrencilerin spor yapabileceği bir basketbol ve bir futbol sahası olması gerekiyor. Okulun çok amaçlı bir kapalı spor salonuna sahip olması çok önemli. Her okulda standartlara uygun müzik ve resim odaları bulunmalıdır. Bu unsurlar lüks değildir. Herhangi bir kapalı alanı resim odası olarak kullanamazsınız, resim odasının belirli standartlara sahip olması gerekmektedir.
Yeni okullar yapılıyor. Bu okullar inşa edilirken belirtilen standartlara göre yapılmalıdır. Eğer çocuklar sabah 8’den akşam 4’e kadar okulda kalacaksa, çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri düşünülmelidir. Her öğrenci için uygun bir tuvalet bulunmalı, yağmurdan ve güneşten korunabilecekleri oturma alanları ve sosyalleşebilecekleri kapalı alanlar olmalıdır. Bu unsurlar göz önünde bulundurulmadan atılan adımlar ilerleyen süreçte sıkıntılara neden olabilir. Çocukların okulu severek gelmelerini sağlayacak fiziksel okul ortamlarını oluşturmaktan kaçınıyoruz.
Son olarak velilere ve öğrencilere söylemek istediğiniz bir şey var mıdır?
Bizim görevimiz öğrencilerimizin okula mutlu geleceği, fiziksel aktivitelerini yapabileceği bir ortam yaratmaktır. Velilerimiz elbette çocuklarının iyi bir eğitim almasını ister. Bizler de onlara ortam yaratmaya çalışıyoruz. Ben her şeye rağmen devlet okullarının eğitimin ana direği olduğunu düşünüyorum. Devlet okullarının eğitimi her zaman ayakta tuttuğunu savunuyorum. Bu anlamda bize büyük bir sorumluluk düşüyor çünkü bir ülkenin geleceğini şekillendiriyoruz. Buradan geçen çocuklarımız bir süre sonra bu ülkede başbakan, mühendis, doktor olacak. Biz onlara bu sıralardan geçerken hem akademik olarak en iyi dersi verirken, onun yanında ahlaklı, iyi insan olmayı da öğretmeye çalışıyoruz. Bunların tümünü düşündüğümüz zaman omuzlarımızdaki yükün büyük olduğunun farkındayız. Bu da tabi tek başımıza olmaz. Velilerimiz, yerel yönetim ve sizler basın olarak bu çalışmayı hep beraber sürdürürsek eğitimi daha iyi bir noktaya getireceğimizi düşünüyorum.
Haber / Zerrin Yapıcıoğulları