ManşetÖzel Haberler

“ACIM ÇOK BÜYÜK, TAHLİYEMİ İSTİYORUM!”

72 cana mezar olan İsias Otel’in sahibi Ahmet Bozkurt’un bugünkü savunması herkesi çileden çıkardı. Ahmet Bozkurt, belediyeyi, depremi, herkesi suçladı, raporlara “iftira” dedi; adalet istedi.

Özel Haber: Selda Bektaş

72 cana mezar olan İsias Otel’in sahibi Ahmet Bozkurt’un bugünkü savunması herkesi çileden çıkardı.

Ahmet Bozkurt, belediyeyi, depremi, herkesi suçladı, raporlara “iftira” dedi; adalet istedi.

Adıyaman’da görülen İsias Davası’nın 4’üncü gününde, kalabalık bir gruptan oluşan sanık avukatları, sanıklar adına savunma yaptı.

Duruşmanın dünkü oturumunda müşteki avukatları iddialarını ortaya koymuş; belgelerle Ahmet Bozkurt’un 72 insanın canına mal olan ihmalleri raporlarla Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti’ne sunmuştu.

Sanık avukatlarının beyanı öncesi Savcılık mütalaasını verdi.

Mahkeme Heyeti, sanıklara Savcılık mütalaası sonrası, söz hakkı verdi.

Önce tutuksuz sanıklar savunma yaptı.

SANIK BİLGE AÇIK’TAN SAVUNMA

Sanık Ahmet Bozkurt’un kızı sanık Bilge Açık, ben 30 yıldır Adana’da yaşıyorum. Gittiğim zaman ailemle vakit geçiriyorum. Otelin üst katına hiç gitmedim, benim otelle bir ilgim yok. Yüce adalete güveniyorum dedi.

Sanık Mehmet Güncüoğlu ise şöyle konuştu:

Beni avukat Yiğit Gökçehan Koçoğlu, Sanık Mehmet Göncüoğlu:

Ben dün konuşma yapan Avukat Yiğit Gökçehan Koçoğlu tarafından suçlandım, rahatsız oldum. Ben kaçmadım. Çocuklarım Ankara’da yaşıyor. Depremden dolayı bu sebeple Anakra’ya gittim. Oraya vardığımda bana tebligat geldi. Polisten ‘karakola gidin’ diye telefon geldi. Bana sizi ‘dolandırıcılar aradı’ denildi. Daha sonra ‘yeniden tebligat geleceğinde size haber veririz’ diye söylendi. Benim herhangi bir suçum var mı? Avukat Koçoğlu bizim tutuklanmamız gerektiğini istiyor. Kendisi savcı mı ki tutuklama istiyor? Böyle bir şeyi nasıl kendinde hak görüyor? Ben 1969’dan beri Adıyaman’dayım. Adı geçen otel ilk olarak konut olarak yapıldı. Mimari projeye göre statik hesabını yaptım ve teslim ettim. Bunun dışında benim Adıyaman’a gitmişliğim yoktur.  Bu suçlamaları kabul etmiyorum. Önceki verdiğim ifadeleri kabul ediyorum.

“OTELLE BİR İLGİM YOK”

Tutuksuz sanık Ahmet Bozkurt’un kızı Seda Zeren savunmasını şöyle yaptı:

Daha önce de dediğim gibi 1993 yılında Adıyaman’dan ayrıldım. Adana’da yaşamaktayım. Zaman zaman Adıyaman’a gittim, anne babamın evinde kaldım. Otel babamın oteli. Otelin işleyişinde bir alakam yoktur. Yüce adalete sığınıyorum.

“BERAATİMİ İSTİYORUM”

Ahmet Bozkurt’un eşi Sanık Ulviye Bozkurt şöyle konuştu:

Ben Ahmet Bozkurt’un eşiyim. Savcılık ifademi aynen kabul ediyorum. Beraatimi istiyorum.

Ahmet Bozkurt’un diğer kızı Sanık Şule Özbek şöyle konuştu:

Ortaokul ve lise yıllarımı Adıyaman’da geçirdim. Babamın isteği üzerine hisselerimi devrettim. Bana ve aileme atılan iftiraların hiçbirini kabul etmiyorum. Yüce adalete güveniyorum.

“DİYECEK BİR ŞEYİM YOK”

Sanık Hasan Aslan ise şöyle savunma yaptı:

Benim savcı mütalaasına diyecek bir şeyim yok dedi.

AVUKATLAR BAKAN ÇAVUŞOĞLU VE OĞUZ’UN TANIKLILIKLARINA İTİRAZ ETTİ

Söz alan Ulviye Bozkurt avukatı Emre Emin Sarıgül, Kıbrıs’tan gelen tanıklar Bakan Nazım Çavuşoğlu ile Bakan Dursun Oğuz’un tanıklıklarına itiraz etti.

Sarıgül, “Beyanları usule uygun alınmadı. Soru sormamıza imkân tanınmadı” dedi. 

Şule Özbek’in Avukatı  Dilan Sarıgül, müvekkilinin suçsuz olduğunu söyleyerek beraatini talep etti.

Seda Zeren’’in Avukatı Ömer Faruk Kılıç, müvekkilinin hayatının Adana’da geçtiğini, yaklaşık 33 yıldır Adıyaman’a sadece bayramlarda gittiğini söyledi.

Kılıç, müvekkilinin imza yetkisinin olmadığını, olayla ilgili de herhangi bir suçunun bulunmadığını ileri sürerek müvekkilinin tutuksuz yargılanmasının devamını talep etti.

Sanık Seda Zeren’in vekili Avukat Ömer Faruk Kılıç, müvekkilinin hayatının Adana’da geçtiğini, yaklaşık 33 yıldır Adıyaman’a sadece bayramlarda gittiğini söyledi.

Kılıç, müvekkilinin imza yetkisinin olmadığını, olayla ilgili de herhangi bir suçunun bulunmadığını ileri sürerek müvekkilinin tutuksuz yargılanmasının devamını talep etti.

Sanık Bilge Açık’ın vekili Avukat Emin Emre Sarıgül, müvekkilinin Adıyaman’da yaşamadığını, şirketin işleyişine müdahil olmasının söz konusu bile olamayacağını iddia etti.

Müvekkilinin çok uzun süre il dışında yaşandığını belirten Sarıgül, müvekkilinin beraatini talep etti.

Sanık Hasan Aslan Avukat Mustafa Nazım Pektaş, müvekkilinin varisli tutulmasının devam etmesini istediklerini söyledi.

Pektaş, müvekkilinin duruşmada hazır bulunması talebinin de reddini istedi.

Sanık Ulviye Bozkurt’un vekili Avukat Emre Emin Sarıgül de müvekkilinin beraatini talep etti.

AHMET BOZKURT’TAN PİŞKİN SAVUNMA

Kırşehir’de tutuklu bulunan sanık Ahmet Bozkurt, dünkü suçlamalara ilişkin pişkin savunması, şöyle:

 “Dün karşı tarafının avukatları benim ve oğullarımın ayrı ayrı tutulmasını talep ettiler. Burada can güvenliğimiz korunuyor. Çok güvenli bir cezaevi burası. Bir de rahatsızlığımdan dolayı, hastaneye gidiyorum, giderken tutuklular orada beni tanımadıkları için ‘Bu İsias otelin sahiplerini bir bulsak bilmem ne yaparım’ diyorlar. Bunu ilk kez söylüyorum, çocuklarım korkuya kapılmasınlar diye. Can güvenliğimiz yok. Benim ve iki oğlumun ayrı ayrı cezaevlerinde tutulmalarını istemiyorum. Konuşmaların ne olduğunu avukatlarıma açıklayacağım….

Diğer bir meselede, yetkili kurumların bana verdiği belgelerin hepsi doğru. Devlette ahbap-çavuş ilişkisi olmaz. Bana verilen ruhsatların aynısını birebir projelerimde uyguladım. Hatta fazlamız bile var. Hep konuttan bahsediliyor ama radyal temel konutta yoktur. Mühendislerim hesapladılar, ben binamın fazla yük taşıyabilmesi için en dayanıklı projeyi hazırladım.

“Demirler en incesi kullanıldı” dediler. Bunu kabul etmiyorum. Tek tip, 18, 22, 18, 12 ve 8’lik demirlerim var. Hep kum üzerinde duruldu, bütün yapılarda imar kanuna göre, tavan tabyalarında  aspolen kullanılıyor. Bu malzeme çok hafif aşağı düştüğü zaman bir yaralanmaya sebebiyet vermemesi için tavanlarda kullanılır.

Bizim kolonlarımız ortada… Benim kolon ve kirişlerimden örnekler, numuneler alınmış. Bugünün değerlerini bile karşılayacak düzeyde… Ben belgelerle konuşuyorum. Dolayısıyla bana evlatlarıma atılan suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Ben işimi düzgün yaptım.

Eğer 7,7 şiddetinde deprem olmasaydı binam yıkılmayacaktı. Binam şu anki yönetmeliklerde 7,2 şiddetine dayanacak düzeyde. Eğer deprem 7,7 yerine 7,2 şiddetinde olsaydı binam yıkılmayacaktı. Daha önce bölgede olan 7,2 şiddetinde bir depremde benim binamda sıva bile çatlamamıştı.

Ben otelimde nasıl malzeme kullandığımı biliyorum. Benim mühendislerim binayı en sağlam şekilde yapmışlardır.

Eğer bir tek İsias yıkılmış olsaydı, enkazın başına gider, hayatımı sonlandırırdım. Benim hiç kusurum yok.

Depremde 850 bin bina yıkıldı, 52 binden fazla ölü var. Benim binamda da 72 kişi öldü, ben de kahroldum. Yaşayamıyorum. Acıyı yaşıyorum. Yaşayan bir ölüyüm…

Depremin acısının ben de yaşadım. Ailemden 300 kişi hayatını kaybetti. Ben de deprem sırasında yaralandım. 73 yaşındayım.

Deprem günü su yok,  kalacak yer yok. Ben ilk başta buradan ayrılmam dedim ama daha sonra ailemin isteğiyle Aksaray’a gittim. Ben kaçmadım.

Kaçan insan teslim olur mu? Ben ve evlatlarım kendimiz teslim olduk.

Depremin şiddeti bütün dünyayı yasa boğdu. Eğer bu şiddette bir deprem 10 sene olsaydı, 10 sene önce bu felaketi yaşayacaktık. Bu kaç yılın biriken enerjisiydi. Bu depremin geçtiği fay, bir tek İsias’ın altında oluşmamıştır. Tüm Adıyaman’dan geçen fayda yıkım olmuştur…

Biz suçlu değiliz, bize atılan iftiraların hepsini reddediyorum.

Otelimde hayatını kaybeden yavruların hepsinin acısını ben de yaşıyorum. Benim ailelere hiç sözüm yok, ne deseler haklılar ama yüce adaletimize de güveniyorum. Bizim iftiralara değil, adalete ihtiyacımız var.

Bu arada ben suçlu olmadığım için pişman değilim… Ama acım çok büyük. Eğer acımı pişmanlık olarak kabul edeceklerse eyvallah… Ben suçsuzum. Tek suçlu deprem… Benim 7 tane ameliyat olmam gerekiyor. Rahatsızlıklarımdan dolayı tahliyemi talep ediyorum.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu