GenelManşetSağlıkYerel Haberler

Gökkaya: Sevilmeden Önemsenmeden Büyüyen Bir Gençlik Var!

Ülkemizde genç nüfus olarak nitelendirdiğimiz, üretici pozisyonda olması gereken bireyler mevcut sistem tarafından gereken şekilde önemsenmiyor. Sosyal risklerle ilgili önleme çalışmalarına yeterince önem verilmediği ve sosyal risklerle mücadelede doğru stratejiler uygulanmadığı için genç nüfusun riskli davranışlara yönelmesi daha olası oluyor.

Çocukların okul, aile, toplum ve sistem içerisinde yüz yüze kaldıkları sorunlar, gençlik döneminde kendi kendini gerçekleştirememiş bireyler olmalarını sağlayabiliyor.

Konuya dair Kıbrıslı Gazetesi’ne açıklamalarda bulunan Uzman Klinik Psikolog Ayşe Başel Gökkaya, ülkemizdeki genç nüfusun karşı karşıya kaldığı sosyal risklerden bahsetti.

Gökkaya, son zamanlarda gençlerde endişe bozukluğu ve temel sosyal yaşam becerilerini öğrenmede ve uygulamada eksiklik durumunun gözlemlenen en yaygın sorunlar olduğunu dile getirdi.

Gelişmiş ülkeler sosyal risklerle mücadelede önleme çalışmaları uygularlar. Bu çalışmaların amacı yaygın olarak görülmeye başlanmadan belli sorunları önlemektir. Fakat yıllardır alanında uzman birçok kişinin dile getirmiş olmasına rağmen ülkemizde uygulanan, sürdürülebilirliği olan bir önleme politikası maalesef gerçekleştirilmemiştir. Sivil toplum örgütleri kendi çabası ile bu çalışmalara istatistik bilgisi olarak da önleme çalışması yürütmek olarak da katkı koymaya çalışsa da sistem içerisinde yer almadığı sürece sürdürülebilir bir çalışma olmuyor maalesef diye belirten Gökkaya, sorunların sosyal sorun haline geldiğinde çözümü için de bir politika üretilmediğini de ifade etti.

Gökkaya: Gençler kendilerini özne olarak görmek istiyorlar

“Tüm bunlar geniş vadede bir sorun haline gelir ve sorun olduğu tüm bireyler tarafından görülmeye, algılanmaya başlar. Genç nesil içerisinde yaşadıkları ülkede kendileri için hiçbir yatırım yapılmadığını, sorunlarının çözülemediğini, kimsenin onları birer birey yerine koymadığını fark edebilecek potansiyele sahiptir diye düşünüyorum. Sevgi görmeden, önemsenmeden büyüyen bir çocuğu düşünün aynı şekilde başkasını sevmeyi öğrenir. Gruplar, toplumlar için de aynı durum söz konusudur. Sevilmeden, önemsenmeden büyüyen bir gençlik var. ”diyen Gökkaya, “Gençler kendilerini özne olarak görmek istiyorlar. Kendi belirledikleri etkinliklerde yer almak, kendi meraklarının peşinde koşmak istiyorlar. Bir yere, gençlere hizmet vermek üzere gençlik merkezi açıyoruz fakat içeriğinde neyin yer alacağına biz karar veriyoruz ve onları kendi zihnimizle sınırlıyoruz. Ayrıca gençlerin ihtiyaçlarını doğru bir şekilde belirlemiyoruz. Bu ülkede gençlerin sosyal yaşamda doğru fonksiyon sergileyen bireyler olmaları için neye ihtiyaçları olduğunu önemsemiyoruz” dedi.

“En büyük eksikliklerimizden biri istatistik tutmamamız.”

En büyük eksikliklerimizden biri ülke genelinde sosyal risklerin yaygınlığı ve çeşitleri ile ilgili  istatistik veri tutmamamız olduğunu işaret eden Gökkaya, örneğin, ergenler arasında anksiyete bozukluğunun ne kadar yaygın görüldüğünü, bağımlılık oranının ne durumda olduğunu bilmiyoruz dedi.

Elimizdeki tek istatistiki veri yargıya intikal eden ve PGM’ye intikal eden adli olaylar ile sınırlı. Bu şekilde, elimizde somut rakamlar ve sosyal risk haritaları yokken  hiçbir sorunla mücadele edemeyiz.

Temel sosyal yaşam becerileri eğitim müfredatlarının mevcut sistem içerisine entegre edilip gençlerin ilgisini çekecek teknolojik ekipmanlar ile birleştirilerek okullarda yaygın eğitim olarak verilmesinin gerekliliğini yıllardır dile getirmekteyiz. Arada sırada bir uzman davet edip belli konularda seminerler vermek sürdürülebilirliği olan bir bilgilendirme şekli değildir. Teknoloji sayesinde istedikleri tüm bilgilere hemen erişebilen bir nesil için teknolojiyi etkin kullanamıyoruz. Bizim verdiğimiz bilgiyi internette belli kaynaklardan konfirme eden bir nesil bir süre sonra söylediklerimizi dikkate almayacak hale gelecektir. Doğru zamanda doğru bilgi akışını ve sürekliliğini sağlayabilirsek ilerleyen süreçte bilinçli bir birey olarak toplumda yer alacaklardır. sözlerini sarf etti.

“Yıllar önce tedbirini önlemini almış olsaydık şimdi belki de bağımlılık sorunumuz olmayacaktı belki de şiddet ile kendini ifade etme davranışı bu kadar yaygın olarak görülmeyecekti” diyen Gökkaya, bugün bağımlılık tedavi merkezi sistemin sağlaması gereken zaruri bir hizmet olarak verilebilecekken, işleyiş olarak çok fazla yükten çökmek üzere olan ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesine yüklenmiş bir görevdir maalesef ki bu durum etik ve bilimsel anlayışa da uygun bir tedavi hizmeti değildir. Bağımlılık tedavisi alması gereken bireyin diğer ruh sağlığı bozukluğu yaşayan ve yatılı tedavi hizmeti alan bireyler ile aynı ortamda tedavi alması doğru değildir.

  “Gençleri toplumun kalbi olarak görmemiz gerekiyor”

Uzman Klinik Psikolog Ayşe Başel Gökkaya sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gençleri bir sorun, bir problem gibi görmek yerine bir ülkenin toplumun kalbi, zihni olarak görmemiz gerekiyor. Onları amaçsızlaşmamaları, üretimden kopmamaları, üretebilmeleri için yüreklendirmeliyiz ve gerekli tüm fırsatları sunmalıyız. Problem çözme becerileri, stresle başa çıkma becerileri, hayır deme becerileri, öfke kontrolü, etkili iletişim becerileri, kendini ifade etme becerileri gibi temel sosyal yaşam becerilerini geliştirebilmek ve onları sosyal risklerden uzak tutmak adına sürdürülebilir eğitim programları eğitim sistemine entegre edilmelidir. Ayrıca Gençlerin bir birey olarak tüm aşamalarında yer alabilecekleri gençlik merkezleri ülke genelinde yaygınlaştırılmalı ve bilgi akışı en temelde bu merkezlerden sağlanmalıdır. Bu merkezler eğitim sistemine ulaşabilen ve ulaşamayan tüm kitlelere ulaşabilmenin en temel yöntemidir. Yerel seçimlerin de yaklaştığı bu günlerde, yerel yönetimlerin gençlere dair somut bir vizyonunun olmasının gerekliliğinin de altını çizmeliyiz” dedi.

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu