ManşetSiyasetYerel Haberler

İsrail Soykırımı İki Tarafın Eşit Şartlarda Olduğu Bir Savaş Olarak Lanse Ediliyor

Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, Bağımsızlık Yolu Parti Meclis Üyesi Mustafa Keleşzade ve Anonim Gençlik Üyesi Ahmet Sucubaşı Emeğin Gündemi programına katılarak “Filistin” konu başlığını irdelediler.

Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, Bağımsızlık Yolu Parti Meclis Üyesi Mustafa Keleşzade ve Anonim Gençlik Üyesi Ahmet Sucubaşı Emeğin Gündemi programına katılarak “Filistin” konu başlığını irdelediler.

Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, son 2 aydır İsrail’in kendini savunma hakkı yok mu ve Hamas’ı kınadınız mı cümlelerini çok duyduğunu ifade etti. Soykırımcı İsrail devletinin sözcülüğünü yapan emperyalist ülkelerin temsilcilerinden İsrail’in kendini savunma hakkı var cümlesini çok duyduklarını, İsrail’in yaptığı savaş suçları ve soykırım dile getirildiğinde de Hamas’ı kınadınız mı gibi bir soruyla karşılaşıldığını belirtti. Medyanın da bu noktada ciddi sınav verdiğini de vurgulayan Ersoy, dünyada ana akım medyada bu döngünün biraz kırılabildiğini gördüklerini de söyledi.

Filistin direniş örgütlerinin yıllardır söylediği “Yahudilere evet İsrail’e hayır” sözünü hatırlatan Ersoy, oradaki soykırımın, şiddet sarmalının kökeninde Siyonizm devletini görmekteyiz dedi.

ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve AB gibi emperyalist güçleri arkasına almış İsrail hükümetinin yalanlarını iki aydır görmekteyiz diyen Ersoy, yaşanan soykırımın, aydınlığa karşı karanlığın savaşı şeklinde lanse edildiğini söyledi. Süreçte ciddi bir propaganda ve algı yönetiminin olduğunu da vurguladı.

Hamas’ın olmadığı Batı Şeria’da 9 yaşında bir çocuğun İsrailli askerler tarafından öldürüldüğünü söyleyen Ersoy, yılın başından beri Batı Şeria’da 36 çocuğun öldürüldüğünü vurguladı.

Ersoy, ABD’nin İsrail’in hem destekçisi hem de finansörü olduğunu, İsrail’in ABD veya diğer emperyalist güçler olmadan tüm bunları yapabilmesinin mümkün olmadığını söyledi.

Bu süreçte AB’nin tutumunu bir şekil ifşa olarak nitelendiren Ersoy, liberal burjuva demokrasilerinin aslında faşizmle ne kadar kardeş olabileceğini gösterdiğini belirtti. Almanya’da Filistin’e destek eylemlerinin yasaklandığını da anlatan Ersoy, liberal demokrasilerin kendi çizdikleri sınırın dışına çıkıldığına nasıl faşizan uygulamalarla cevap verebileceklerini gösterdiklerini ifade etti.

Bağımsızlık Yolu Parti Meclis Üyesi Mustafa Keleşzade, bugün itibariyle çoğunluğunun kadın ve çocukların oluşturduğu 20.000’e yaklaşan sivil can kaybına dikkat çekti. Hamas’ı kınadınız mı sorusunun asli muhatabının İsrail hükümetinin olduğunu belirten Keleşzade, Hamas’ın gerçek destekçisinin Amerikan emperyalizmi ve İsrail’in kendi yönetimi olduğunu vurguladı. Keleşzade, dünya genelindeki sosyalistler ve Filistin’deki sosyalist ve devrimciler Hamas’a karşı mücadele yürütürken, Amerikan emperyalizmi ve İsrail hükümetinin bizzat Hamas’ın yanında yer aldığını anlattı. Netenyahu’nun Hamas’ın Filistin’deki devrimci direniş hareketini nasıl böldüğünü ve zarar verdiğini belirten açıklamaları olduğunu hatırlatan Keleşzade, devrimcilerin halklara zarar verecek herhangi bir oluşumun yanında yer almayacağını belirtti.

İsrail-Filistin meselesinin, 7 Ekim’de zalim Filistinlilerin saldırıp mazlum İsraillileri öldürdüğü bir süreç olarak karşımıza çıktığını belirten Keleşzade, meselenin esas 2. Dünya Savaşı sonrası 1947’den itibaren Yahudilerin Filistin’e yerleştirilip iki devletli bir sistemin kurulması projesinden başladığını belirtti. Keleşzade, o yıllardan itibaren Filistinlilerin yaşam alanlarının giderek küçüldüğünü, İsrail hükümetinin şiddetini giderek arttırdığını anlattı.

2006’da yapılan Filistin seçimlerde İsrail’in desteklediği Hamas’ın seçimlerde ilk defa birinci parti çıktığını ve hükümet kurma hakkını elde ettiini söyleyen Keleşzade, tam da bu dönemde İsrail-Hamas çatışmalarının başladığını söyledi. Keleşzade, 2007 yılından itibaren Gazze’nin Hamas tarafından ele geçirilmesiyle, Gazze’nin 16 senedir ablukada olduğu, giriş çıkış kontrollerinin tamamıyla İsrail hükümetinin elinde olduğu, herhangi bir ekonomik, siyasi faaliyetin engellendiği bir sürece girildiğinden bahsetti. Bu bölgede Filistinlilerin yıllardır şiddete maruz kaldığını, her yıl İsrail askerleri tarafından ölümcül silahlarla yüzlerce Filistinlinin öldürüldüğünü söyledi. Tüm bunların ana akım medyada yer almadığını vurgulayan Keleşzade, 7 Ekim’den itibaren İsrail’e uygulanan şiddet haberiyle karşılaştıklarını ifade etti.

BM’nin de tanıdığı Filistin topraklarına yönelik İsrail işgalinin söz konusu olduğunu anımsatan Keleşzade, Filistin halkının da yıllardır işgal edilmiş, abluka altına alınmış bu bölgede yaşam çabası veriyor dedi.

Keleşzade, yıllardır İsrail devletinin de teşvikiyle kontrolü eline almış radikal islamcı Hamas’ın gerçekleştirdiği anlamsız şiddet eylemlerini, İsrail hükümeti ve medyası gerçekleştirdikleri soykırıma bir zemin olarak kullandıklarını söyledi. İsrail hükümeti ile İsrail halkının bir tutulamayacağını da belirten Keleşzade, İsrail devletinin varlığı İsrail’de yaşayan Yahudiler için de tehlike barındırdığını söyledi. O coğrafyada birlikte yaşam hakkını aslında engelleyenin İsrail devletinin saldırgan, ırkçı yapısı olduğunu da ekledi.

Filistinlilerin bugünkü siyasi temsilcilerinin 2006’da seçildiğini söyleyen Keleşzade, %90’ının İsrail’in zindanlarında olduğunu geriye kalanlarının ise yurt dışına kaçmak zorunda bırakıldığını söyledi. Filistinlilerin ellerinde kendilerini ifade edebilecekleri tek araç olarak şiddetin bırakıldığını vurgulayan Keleşzade, Filistin’in ne devlet yapılanması ne de ordusunun olduğunu belirtti. Karşılarında ise bütün batı emperyalistlerini arkasına almış askeri ve maddi olarak desteklenen İsrail’in olduğunu anlattı. Ortada barışın denilebilecek bir şeyin olmadığını söyleyen Keleşzade, durdurulması gereken ırkçı, faşist bir İsrail rejimi var dedi.

Anonim Gençlik Üyesi Ahmet Sucubaşı, programın başında Anonim Gençlik hakkında bilgi verdi. Anonim Gençlik’in gençlerin sorunları ile ilgili çeşitli konularda faaliyet yürüten, ayrıca ekolojik talana, neoliberal dayatmalara ve muhafazakarlaşma politikalarına karşı da mücadele eden sosyalist bir gençlik örgütü olduğunu aktardı.

Filistin meselesini bir soykırım olarak değerlendirdiklerini belirten Sucubaşı, son dönemde yaşananların başlangıcını 7 Ekim’den itibaren başladı şeklinde yorumlamadıklarından bahsetti. Sucubaşı, Filistin davasında, onlarca yıldır esir durumuna düşürülen, abluka altında yaşatılan, genç, yaşlı, bebek demeden katledilen, gıdaya, ilaca erişimi kesilen, savaşmaktan başka çare bırakılmayıp yıllardır direniş sürdüren Filistin halkıyla, karşısında emperyalist güçlerin desteği ile soykırım politikası uygulayan siyonist İsrail devletini gördüklerini belirtti.

Sucubaşı, dünyanın her yerinde halklar Filistin halkı için seferber olmuşken, devletlerin de İsrail devleti için seferber olduğunu anlattı. Bu süreçte devletlerle halkların ayni olmadığını, bunları ayırmamız gerektiğini tekrardan gördüklerini ifade etti. Devletlerin İsrail’e destek verirken bölgesel çıkarları ve doğal gaz meselesini düşündüklerini anlatan Sucubaşı, lanse edilmeye çalışıldığı gibi bir dinler çatışması ve medeniyetler kavgası olmadığını söyledi. Net bir şekilde Filistin halkının yanında olduklarının altını çizen Sucubaşı, Ortadoğu’da çıkar ve para kaynaklı çatışmaların, emek eksenli halkların dayanışması ve mücadelesi sayesine sonlanabileceğini vurguladı

Sucubaşı, Filistin konusunda gençler arasında bilgisizlik ve dezenformasyondan dolayı çok fazla kafa karışıklığı olduğunu söyledi. Son iki ayda özellikle bilgi kaynağı açısından keşmekeşlik yaşandığına vurgu yapan Sucubaşı, Filistin’i destekleyen mesajlar attıkları zaman kendilerinin de tepkiler aldığını söyledi. Ortada iki eşit gücün çekişmesi varmış gibi düşünülüyor diyen Sucubaşı, bunun bu şekilde olmadığını gençler arasında yaymaya çalıştıklarını anlattı.

Taraflardan biri, ordusu olan emperyalist güçleri arkasına almış, tüm hukuk tanımazlığıyla soykırım yapan İsrail devleti, bir diğer taraf ise kendi imkanlarıyla hayata tutunmaya çalışan bir Filistin halkı ifadelerini kullanan Sucubaşı, maalesef gençler arasında Hamas eşittir Filistin algısının olduğunu belirtti. Hamas’ın etkinliği olmadığı Batı Şeria’da İsrail’in katliamlarının devam ettiğine vurgu yapan Sucubaşı, olayın dinler çatışmasına çekilmeye çalışıldığını anlattı. Sucubaşı, meselenin ya Hamascısınız ya da İsrailcisiniz ikilemine sıkıştırmaya çalışıldığını, Filistin halkını desteklerseniz Hamascısınız nasıl solcusunuz denildiğini belirtti. Sucubaşı, bizler ne İsrail soykırımını destekliyoruz ne de Hamas’ın bu mücadelenin liderliğinde olmasını dedi. Sucubaşı, 75 yıldır zulüm gören, su kuyularına çimento dökülen, bombalanan, ablukada yaşayan Filistin halkının kurtuluş mücadelesini yanındayız açıklamasını yaptı.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu