ManşetÖzel HaberlerSiyasetYazarlar

Muhalefetin Halet-i Ruhiyesi ve Annan Planı’nın Yıl Dönümü

Bazen konuların zamanını kaçırıyor ve haliyle de birkaç konuyu bir yazı içerisinde toparlamak zorunda kalıyorsunuz.

Bazen konuların zamanını kaçırıyor ve haliyle de birkaç konuyu bir yazı içerisinde toparlamak zorunda kalıyorsunuz.

Ben de onlardan biriyim.

Haftada bir yazmayı tercih etmenin de dezavantajı bu.

Geçtiğimiz günlerde ‘yüce’ meclis oturumunda gergin anlar yaşandı.

İktidar ve muhalefet vekillerinin -yine- bir söz düellosunda küfürümsü laflar edildi.

Bu gerginlik halleri beni şaşırtmıyor.

İlerleyen zaman içerisinde devam edecektir.

Ve hatta dozajı da artarak. (Bu da benim iddiam olsun)

Peki neden?

Parti kurultayında sonuncu olan kişiyi, yani Ünal abimiz, Ankara’nın iteklemesiyle/istemesiyle/müdahalesiyle UBP’nin başına getirildi.

Bunu hiç çekinmeden söylüyor, yazıyorum. Zira (anlayacaklar dilden yazayım) Allah’ın bildiğini kuldan mı saklayalım?

Bir anda sahne ışıklarının etkisinde kalan ve bundan oldukça hoşlanan Ünal abimiz, rüyasında görse inanmayacağı böyle bir şatafatı elbette ki Ankara iktidarına borçlu.

Borçlu olduğunu da biliyor ve bu yüzden de bütün iradesini ve idaresini oradan aldığı için herhangi bir karar alırken / yasa hazırlar/ geçirirken müzakereci demokrasinin gereği ile hareket etmek yerine ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla hareket ediyor.

Böyle hareket ettiği için de muhalefeti dinlemeden, görüşlerini almadan kısacası muhalefeti ‘sallamadan’ yoluna devam ediyor.

Kısacası muhalefet ne kadar bağırsa ve çağırsa onlara cevap dahi vermiyor.

Böyle bir ortamda muhatap bulmayan/ bulamayan muhalefetin sinirleri gerildik sonra geriliyor.

Çok net..!

Hatırlayın bir süre önce iki vekil ‘erkeklik’ gösterisi yapmış biri kürsüden diğerine ‘erkeksen gel da al” demişti.

Sonrasında o vekil “sinirlerime hâkim olamadım özür dilerim” demişti.

Sonrasında bir başka muhalefet vekili “bu meclisten utanıyorum” demişti.

Bir sonraki “bu meclis itibarını kaybetti” demiş, son olarak da bir vekil memleketin içine etmekle ilgili cümleler sarfetmişti.

Muhalefet bu tiyatroya daha ne kadar dayanacak bilmiyorum. Tek bildiğim bir şey var ki; o da atama hükümetin sinirlerinizi böyle böyle daha bozacağıdır.

***

Annan Planı’na evet diyenlerdenim.

Asla da pişman olmadım. Federal çözümle ilgili liderlerin uzlaşacağı bir metin önüme gelirse yine evet derim.

Ama farklı bir formülde de anlaşırlarsa, benim için yine hava hoş.

Mesele bu değil ama.

Mesele, 20’nci yılında Annan Planı’nı anma etkinlikleri.

Bunda kutlayacak, yüzlerin güleceği pek bir kazanım elde edilmedi.

Edilmediği gibi hepimiz, muhataplarımız tarafından yarı yolda bırakılmanın da üzüntüsünü ve öfkesini yaşadık.

Diyeceksiniz ki, Yeşil Hat Tüzüğü..

Önemlidir elbette. Hiç yoktan iyidir de. Ama yeterli midir?

Direkt uçuşların, direkt ticaretin yerini asla tutmaz.

Bundan sonrası mı?

Federal çözüm için ortak zemin yok.

Peki o halde bundan sonra neyi nasıl ele alacağımızı konuşalım.

Model mi?

Fikren uygun bulduğum, taraflar arası yaşanan açmazı (deatlock) çözebilecek bir formül.

Karşılıklı güveni ve bağımlılığı artıracak bir formül.

Tarafların yönetim seviyesinde birlikte sorunları, ihtiyaçları ve çözüm formüllerini ele alıp başarma pratiğini geliştirecek formül….

Diğer Haberler

Başa dön tuşu