ManşetÖzel HaberlerYerel Haberler

Şehir Planlama ve Rant Çevreleri…

Ekonomik kalkınma ve gelişmeyi, birçok bilimsel veri üzerinden çalışan şehir plancıları o mahkemeden bu mahkemeye koşuyor. Peki, Neden?

Şehir planlama, bir ülkenin geleceğini kurmaktır… Şehir plancıları da, planlı gelişmenin sağlanması için, yerleşmelerin değişiminde etkili olabilecek mekansal, sosyal, demografik, ekonomik ve teknik verilerle estetik, kültürel (tarihi-arkeolojik), ekolojik etmenleri birlikte değerlendirerek geleceğe yönelik amaç ve hedefleri koyan, uygulama araçlarını ve süreçlerini tanımlayan; karar vericilere alternatif öneriler oluşturan ve bunların uygulanmasında rol alan önemli aktörlerdir.

Ekonomik kalkınma ve gelişmeyi, birçok bilimsel veri üzerinden çalışan ve planlayan bu aktörler, ülkemizde o mahkemeden bu mahkemeye koşup duruyor.

Peki, bu planlardan kim, neden rahatsız oluyor? 2016’da tamamlanan Ülkesel Fiziki Plan’ın ne kadarı uygulandı? Şimdi hangi noktadayız?  

Şehir Plancıları Odası Başkanı Dr. Gizem Caner, KIBRISLI Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.

KIBRIS’A ÖZEL PLANLAMA…

Kıbrıs özelinde şehir planlama nasıl olmalı?

Ada ülkesine özel bir şehir planlamayı, coğrafi koşullar temelinde düşünmek gerekir. Mesela ikinci derece deprem bölgesinde olan bir ada olmamızdan kaynaklanan coğrafik bir sorun var. Bunun yanında iklim de göz önünde bulundurulmalı.  

Kıbrıs özelinde depreme ve afetlere duyarlı bir planlama yapılması gerektiğini söyleyebiliriz.

Bir yanlış algı var, ‘Sanki afete duyarlı bir eylem planı hazırlayacağız, daha sonra onu entegre edecekmişiz’. Var olan üzerinden bir yaklaşım olmalı.  En başta afet odaklı bir yaklaşım olmalı, sonradan bunu entegre edemezsiniz.

“YATIRIMA DEĞİL, RANTA KARŞIYIZ…”

Şehir planlamada, KKTC’yi nasıl görüyorsunuz?

Akademik açıdan baktığımda açıkçası üzülüyorum. Dere yataklarına yerleşimlerin olmaması gerekiyor. Ancak yapılıyor. Neden? Çünkü belirli insanlar para kazanmak zorunda. Bunlar baskı oluşturuyor.

Örneğin, İmar Planı Değişiklik Yasa Tasarısı’nın geri çekilmesini sağladık. Oradaki belirleyici faktör, rant sağlamaya çalışan bir çevrenin devletin üzerinde kurduğu baskıydı.

Başka bir örnek de, bugün Lefkoşa’nın içinde yapılaşmanın ve trafiğin yoğun olduğu bölgede, iki devasa otel dikildi, oto parkı dahi düşünülmeden. Oysaki, bu tür yapılaşmalar bazı mahallelerin ruhunu, toplumsal hafızasını da siliyor.

Ne uğrana peki, ‘para’…

Bu örnekler imar planlarının belli grupların çıkarlarına delinebildiğini gösteriyor ve bu üzücü.

Bu her yerde oluyor. Ancak bunun dengesini kurmak önemli. Şehir plancılar ‘yatırıma karşı’ gibi görünüyor.

Bildiğiniz gibi ‘ara emri’ alıp duruyoruz. Yatırıma karşı olamayız. Bugün yaşadığımız dünyada bu mümkün değil. Ancak kamu yararını gözeterek müteahhidi de, turizmciyi de çevreciyi de halkı da düşünmek durumunda; o dengeyi kurmak zorundayız.

Şehir Plancılar Odası Başkanı Dr. Gizem Caner

Hangi noktalarda dinleniyorsunuz? Hangi noktalarda kamu yararına savaşmak zorunda bırakılıyorsunuz?

Küçük bir Oda olmamıza rağmen (20 aktif üyeli) aktifiz. Bu İmar Planı Değişiklik Yasa Tasarısı’nın geri çekilme sürecinde, özellikle de maalesef depremden sonra belirli bir kesimin bizi daha iyi anladığını düşünüyorum.

6 yıl önce, vatandaş da tepkisel yaklaşıyordu; kişinin kendi arazisi hakkında karar vericisiniz sonuçta. Şuanda anlatabilme oranımızın arttığını düşünüyorum.

ÜLKESEL FİZİKİ PLAN…

En sorunlu kentler hangileri?

Tabi ki İmar Planı olmayan kentler. Mağusa-Yeni Boğaziçi-İskele kıyı bölgesi. 2019 yılında hazırlanan bir imar planı var. 27 Aralık 2019’dan beri uygulamaya konulmadı ki, şimdi bile revizyon gerektiriyor. . Biz de 2 kere ara emri aldık uygulanmadığı için.

Ülkesel Fiziki Plan uygulanıyor mu?

Bu plan 2016’da Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edildi. Bunu kabul ettiğinizde, bu uygulanması gereken bir dokuman haline gelir. Ancak bu olmuyor.

Heyelan alanları, taşkın tehlikesi, iklim değişikliğine uyum stratejisinin geliştirilmesi, kıyılarda risk haritaların oluşturulması, sakınım planlarının yapılması, bütünleşik afet risk tehlikesi haritalarının oluşturulmasına yönelik çalışmaların yapılmasına dair verilmiş sözler var burada.

Tüm ekonomik sektörler için ‘ekonomik zarar görebilirlik analizinin yapılması’ gibi birçok çalışmanın yapılması gerekiyor.

Ekipman yetersizliği, finans yetersizliği, bütçe ayrılmaması gibi nedenlerle, birçok şey yapılmıyor.

“DAVADAN DAVAYA KOŞUYORUZ…”

Şehir Plancıların ne gibi sıkıntıları var?

Şu anda en güncel sorun, İmar Planı Değişiklik Yasa Tasarısı’nın geri çekilmesine rağmen KTMMOB Yasası’nda yapılan değişiklik önerisinin geri çekilmemesi. Bu, İmar Yasası ile ilgili çalışmaların sağlıklı yürütülememesine neden olacak. Bu engelin aşılması için Birlik Yasası’nda ‘kamu binalarına vize alınmamasına’ ilişkin sunulan değişiklik önerisinin de geri çekilmesi gerekir.

Diğer bir konu da Ada’nın hem güneyinde, hem de kuzeyinde şehir planlama eğitimi veren bir fakülte ya da üniversite olmaması. Daha çok insan olsa da, biz de mimarlar gibi meslek içi eğitimler versek; hem halkımızı hem kendimizi eğitebilsek.

Bunları yapamıyoruz. Biz ancak davadan davaya, ‘İmar Yasası’nın koruyucuları’ olarak koşturuyoruz. Bunu istemezdim. Hem toplum hem de kendim için daha faydalı işler yapmak isterdim mahkemelerde koşturmaktansa.

Geçen sene ‘kent hakkı’ konulu bir seminer düzenledik. Katılım çok yüksekti. Keşke böyle işler yapabilsek. Bütün enerjimizi davalara harcıyoruz.

Haber/ Selda Bektaş
Fotoğraf/ Tugay Açıkyıldız

Diğer Haberler

Başa dön tuşu