EkonomiManşetÖzel HaberlerYazarlar

2024’te Esnafı Ne Bekliyor? İşte Tehlikedeki Sektörler…

Esnaf ve Zanaatkârlar Odası, Selda Bektaş ile MESELE’de, yeni asgari ücret değerlendirmesi yaptı; uyarılarda bulundu…

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2024 yılının ilk asgari ücretini brüt 27 bin 587 TL, net olarak ise 24 bin TL olarak açıklandı.

6 aylık enflasyon yüzde 50.31 olmasına karşın, asgari ücretlilere yüzde 52.38’lik bir artış verildi.

6 aylık enflasyondan, yaklaşık yüzde 2 fazla artış yapılmış oldu.

Öte yandan, Bakanlar Kurulu’nda asgari ücretin 4 ayda bir; yani yılda 3 kez belirlenmesi kararı alınmıştı.

Ancak asgari ücret artışı beklentinin üzerinde gerçekleşmesine karşın, vatandaşın endişesi sürüyor. Zira maliyetlerin artmasıyla şubat ayı itibarıyla temel gıdada da ciddi oranda zam yapılması öngörülürken, Türkiye’deki yerel seçimlerin ardından da döviz kurlarında ani bir yükselme olacak.

2024 ekonomik açıdan zor bir yıl olacak.

2024’de işçi ve küçük esnafı ne bekliyor? Küçük işletmeler batmamak için ne yapmalı?

Yanıtı Esnaf ve Zanaatkârlar Odası Başkanı Mehmet Ali Ardıç ile Yönetim Kurulu Üyesi ve Eski Başkan Hürrem Tulga veriyor:

Kayıt dışılık artacak. Cafe, kuaför gibi sektörler kapanacak. Kirada olanlar tehlikede.  Harcama yapmayın. Yeni yer açmayın. Kredi çekmeyin. Büyümeye gitmeyin.

Yeni asgari ücret artışını nasıl karşıladınız?

Mehmet Ali Ardıç: Bu artış ne işçiye, ne işverene, ne de esnafa yaradı. Asgari ücret artışı gelmeden 3 ay önceden Maliye Bakanı, “yüzde 48 hayat pahalılığı vereceğim” dedi. O günden bugüne fiyatlarda devamlı artış oldu. Marketler istediği fiyatı koyuyor üstüne.

Yani maliyet artmadığı halde asgari ücrette yüksek artış beklentisi ile zamlanmaya başladı. Bu açıklama çok büyük bir hataydı. Bunu açıklamasaydı asgari ücret biraz daha düşük olabilirdi. Bu açıklama enflasyonu tetikledi. Dövizin sürekli yükselmesi de eklendi.

Maalesef her şeyimiz dövize endeksli. Bugün gümrüklerden giren malın vergisi o günün kuru ile hesaplanarak ülkeye giriyor.

Esnaf ve Zanaatkârlar Odası Başkanı Mehmet Ali Ardıç

Ne yapılmalı?

Mehmet Ali Ardıç: Bu ekonomik şartlarda hükümet döviz kurunu sabitlemeli. En azından piyasayı ucuzlatmalı.

Asgari ücretin yılda 3 kere belirlenecek olması piyasada nelere yol açacak?

Mehmet Ali Ardıç: Piyasada açık açık kaçak çalıştırılacak. Bu kesin. Ödeyemeyecek olan esnaf iş yerini küçültecek, eleman sayısını düşürecek. Sigortalı gelirleri düşecek. Üyelerimiz bizi arıyor, “2 kişiydik, 1 kişiye düşüreceğiz” diye. Bir de KKTC vatandaşlarını işten çıkarmaya başlayacaklar.

Neden? Çalışma izni daha maliyetli değil mi?

Üçüncü ülke vatandaşlarını kayıtsız çalıştıracaklar. Birkaç ay içinde sigorta yatırımları düşecek. Kayıt dışı ekonomi artacak.

“BAKANLIK SÖZ VERDİ,
PRİM DESTEĞİ YÜZDE 50 OLACAK”

Devletin prim desteği olacak. Bunu Haziran sonuna kadar uzattılar. Bunun bir faydası olmayacak mı?

Mehmet Ali Ardıç: Devletin yüzde 25 civarında bir prim desteği vardı. Bakanlıktan aldığımız sözlerle bunu yüzde 50’nin üzerinde yapacaklarını söylediler. Ancak bir karar çıkmadı henüz. Yüzde 50-60 işveren katkısı. İşverenin ödediği katkıdan yapacaklar. Toplam maliyet içinde bu pek anlamlı değil. İşverenin yarasına merhem olmayacak. Beklentimiz bunu daha yüksek yapması ama ‘para yok, para yok’…

Devlet gelirlerini vergilerden artırıyor. Vergiler arttıkça da maliyetler yükseliyor. Bu da tüketiciye zam olarak yansıyor.

Asgari ücretin Euro’ya endekslenmesi gerek. Ülkeye tüm mallar dövizle giriyor. Elektrik Kurumu bir işlemi dövizle yapıyor. Tüm Daireler dövizle. Ancak işçi TL kazanıyor.

Olan küçük esnafa olacak.

Bir ülkede yılda 3 kere asgari ücret değişiyorsa, bu fakirleştiğimizin göstergesidir. Asgari ücret artıyor, enflasyon da ücret artışının üzerinde yükseliyor. Hükümet ne yapmalı? Bu kısır döngüden nasıl kurtuluruz? Hayatı nasıl ucuzlatacak?

Mehmet Ali Ardıç: Gümrüklerde kur sabitlenmeli. Tüm piyasayı denetime almalı. X bir markette diş macunu 100 TL ile diğer bir makette 85 TL.

Bu zor şartlarda, fonları indirmeli, KDV’leri sınırlamalı, temel gıda maddeleri temizlik malzemeleri gibi bir evin, bir işyerinin olmazsa olmazlarının fonlarını sıfırlamalı.

Tüm fedakarlığı özel sektörden bekliyorlar.

Kamu maaşlarına asgari ücret artışı ve hayat pahalılığı oranı da yansıyacak. Evde oturan kamu emeklisi atıyorum 50 bin TL maaş alıyorsa, maaşı daha da yükselecek. Ancak inşaatta ezilen işçi o parayı almayacak. Gelir adaletsizliği var. Makas açıldı. Bunun sonu da yok.

GÜNEY’LE FİYATLAR DENGELENDİ, GEÇİŞLER AZALDI…

Ne olacak piyasada?

Hürrem Tulga: Piyasanın yüzde 3’ü (büyük işletmeler), çalışan sayısının yüzde 50- 60’ını istihdam ediyor. Küçük işletmeler de işçi çıkarıyor ya da kapanıyor. Sen enflasyona müdahale etmezsen küçüğün kaçacak yeri yok ki. O büyük olanlar da küçülmeye gidebilir ancak sen kapandığın için piyasaya el koyuyor. Ekonomi bilimi böyledir.

30 bin işletme olduğunu düşünün bunun yüzde 3’ü toplam çalışan sayısının yüzde 60’ını istihdam ediyor. Bu korkunç bir rakam. Bu da ülkenin orta sınıfının hızla aradan çıktığını gösteriyor. Ülkede ekonomi politikalarının baştan sağma olduğunun kanıtı. Bu konuda bir tedbir de yok.

Devlet açık verdiği için enflasyon oluyor. Bunu bize kimse yutturmasın.

Talep olduğu zaman enflasyon olur. Ancak bizde öyle değil. Sen dışarıdan satın aldığın için enflasyon oluyor. Bir de kaynaklar yerinde kullanılmıyor.

Bir kreş 10 bin liradır. Devletin burada bir yatırımı var mı? Sağlığa ulaşım imkanı var mı? Piyasada ilaç var mı? Eğitim paraya döndü büyük ölçüde. Senin bunu ulaştıracak sistemin yok. Bunların olmadığı yerde, ‘maaş yükselt’. Aldatmadır. Oyun buradadır. Sorun buradadır.

Ya da gıda…

Sen burada üretilen gıdayı, direk Pazar yerlerine ulaştıramaz mısın? Aracıları çıkartıp, maliyetleri düşüremez misin? Ya da katkı yapamaz mısın? Hani bunlar?

Devlete vergi ödüyorsun, o da kendi harcamalarını karşılıyor. İş o noktada. Enflasyon olduğu noktada vergi alıyorsun. Bu bir yere kadar.

Esnaf ve Zanaatkârlar Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Eski Başkan Hürrem Tulga

Önümüzdeki süreci nasıl görüyorsunuz?

Hürrem Tulga: İş yerleri hızla kapanmaya doğru gidecek. Geçen sene, inşaat, kara para derken bir ekonomi döndü. Bunun yıkımla sonuçlanması kaçınılmazdır böyle bir ekonomide. Sürdürülemez.

Şimdi inşaat bıçak gibi kesildi. Enflasyon nedeniyle Güney’le-Kuzey arasındaki fiyat dengesi de sağlandı. Güney’den geçişler azaldı. Bizim sözünü ettiğimiz asgari ücret 1000 dolardır işletmeye maliyeti. Orada da 1000 eurodur. Bu nedenle Güney’den gelenlerin sayısı da düşüyor. Çok az üründe artık fark var. Orada avantaj daha fazla hatta.  Alış-veriş Güney’e kayıyor.

Öğrenci sayısı hızla azalıyor. Kara paraya yönelik operasyonlar da arttı, artsın tabi. Dolayısıyla piyasa içinde dönen para da azalıyor. ‘Vur-kaç’ı çoğalttık.

Ne tavsiye edersiniz esnafa?

Hürrem Tulga: Herkes dikkatli olsun. Harcamaları düşürsün, bu seneyi atlatmaya çalışsın. Borçlanma, yeni iş yeri açma hikaye bunlar.

Yeni iş yerleri sayıları sizi de yanıltmasın. Çoğu emlakçı veya danışman. Doğru dürüst işletme yok bunların içinde.

Yüzde 60 oranında yiyecek-içecek sektöründe kapanma var.

Dışarıda kahve içmek de kuaför de ‘lüks’ oldu… Tehlikedeki sektörler hangileri?

Mehmet Ali Ardıç: Vakıflar İdaresi dışında kirada olan tüm işletmelerin hepsi tehlikede. Temel işletmelere hitap etmeyenler de…  

Türkiye’deki (Mart sonrası) yerel seçimlerden dolayı dövizi frenliyorlar. Ama seçimlerden sonra ne olacağını kimse kestiremiyor.

Asgari ücrete 9 bin TL birden artış geldi. Düşünün bir sigortalının (en asgari) 7 bin 700 aylık gideri var. Bu 31 bin TL’ye gelir. İşletmeler bunu nasıl kaldıracak?

Kaçak çoğalacak.

Türkiyeli işçi sayısında düşüş var mı?

Mehmet Ali Ardıç: Düştü. Türkiyeli işçiler için burada çalışmanın bir anlamı yoktur. Kiralar 400 pound.

Türkiye’de asgari ücret de arttı. İş potansiyeli de inşaat sektörü özellikle deprem nedeniyle yükseldi. İnşaat işçilerin hepsi gitti.

Zor bir duruma doğru gidiyoruz. Yakında dilimizi konuşan işçi de bulamayacağız.

Tabi bu insanlar da sömürülüyor… Kötü şartlarda çalıştırılıyor, düşük ücret veriliyor…

Mehmet Ali Ardıç: Tabi ki sömürülüyor. Geçen hafta Bakan’la görüştük. Asgari ücret de vasfa göre belirlenmeli. Markette raf dizenle, inşaatta çalışan arasında bir fark olması lazım. Hem ücrette, hem de sigorta yatırımlarında fark olmalı.

Çalışma Bakanı hem sektörel, hem de bölgesel olarak asgari ücretin belirlenmesi için çalışma yapacaktı. Başladı mı? Sizinle bir temas var mı?

Mehmet Ali Ardıç: Evet başladı. Ancak bu dönemi yetiştiremedik. İnşallah önümüzdeki dönem. Ancak bizdeki Bakanların ömrü 2 seneyi geçmiyor. Bu Bakan iyi bir çalışma yaptı. Özel sektörden gelen biri. Umarım ömrü uzun sürer.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Mehmet Ali Ardıç: Hükümete mesajımız ‘hayatı ucuzlatsın’… Asgari ücreti artırmakla hiçbir şey olmayacağını herkes biliyor.

İşletmelere mesajımız, bu yıl borçlanmaya gitmesinler. Yeni yatırım yapmasınlar paramız var diye. Büyümesinler. Oldukları yerde idare etsinler.

İşçilerin durumu da zor. Bugün et kaç para olmuş?

İşçi işveren el birliği ile çabalarsak, devlet de elini taşın altına koyarsa belki bu yılı geçiririz.

İtalya’daki mahkeme de önemli. Orada iade çıkarsa, artık kim ev alıp sattıysa Güney’e de geçemeyecek.

Röportaj/ Selda BEKTAŞ 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu