ManşetÖzel Haberler

“Çocuklar Soğuktan Değil Boğularak Öldüler”

6 Şubat depreminde İsias Otel enkazında kalarak hayatını kaybeden Sahil Özberkman’ın annesi Esra Özberkman ve Tayyip Özberkman, duruşmanın ikinci gününde dinlendi.

6 Şubat depreminde İsias Otel enkazında kalarak hayatını kaybeden Sahil Özberkman’ın annesi Esra Özberkman ve Tayyip Özberkman, duruşmanın ikinci gününde dinlendi.

Esra Özberkman’ın duruşmadaki sözleri:

 2012 doğumlu Sahil’in annesiyim. Kafile ile birlikte 3-9 Şubat’ta tarihleri için buraya geldik. Benden başka 4 öğretmenimiz daha vardı.

İsias Otel’e geldiğimiz zaman, Nehir Adıyamanlıydı. Dayısında kalmak istedi. Onu dayısına teslim etti. Ben 410 numarada, kızım 204 numaralı odada 4 arkadaşıyla birlikte kalıyordu.

Onları otele yerleştikten sonra Adıyaman Belediye Başkanı’na nezaket ziyaretine gittik, fotoğraf çektirdik. Ertesi gün 4 Şubat’ta kura çekimleri için öğretmen arkadaşlarla kura çekimlerine gittik. Oradan alış veriş merkezine gittik.

Çok heyecanlı ve çok mutluydular. 4 Şubat’ta odam değiştirildi ısıtmada problem olduğu için. Çocuklara yakın olmak için 109 numaralı odaya indim. 5 Şubatta maçlara gittik. Erkek ve kız takımları maçlarını kazandılar. Çok mutluydular. Maçtan sonra yemeğe gittik. Otele döndük. Akşam 9:30 civarında odalarına gönderdik. Maçları vardı. Akşam 10 gibi çocukların odalarını gezdik. En son kızımı orada gördüm. Çocuğumu öpemedim, diğer çocukların anneleri yanlarında değil diye.

Televizyon açık kalmış sabah 3 gibi uyandım. Sonra uyuya kalmışım Depremi hissettiğimde hemen kalktım. Montumu almaya çalıştım. 99 depreminde Avcılar’daydım. Depremi yaşamıştım. Ancak kaldığımız bina Ahmet beyin iddia ettiği gibi mükemmel sağlam bir bina olduğu için dışarıya rahatça çıktım. Sabaha kadar dışarıda beklemiştik. Oradan bildiğim için üşümeyim diye montu almaya çalıştım. Ancak çatırdama ve uğultama duydum montumu bıraktım, odadan çıktım üzerime beyaz bir şey düştü. Şoktaydım. Bir süre bir şey göremedim. Sağ bacağımın üzerinde buzdolabı vardı. Bacağımı çıkarmaya çalıştım hareket ettiremedim. Üstteki duvarın beni daha da baskıladığını hissettim ve çabalamayı bıraktım. Elimle yokladım. Altta bir şilte vardı. Sonra dolaptan süte ulaştım, ağzımı çalkaladım. Onu güvenli bir yere bıraktım lazım olur diye. Sonra Recep arkadaşımızın sesini ve Murat ve Pervin arkadaşların sesin duydum. Recep’e seslendim. “Çıkabilir misin?” diye sordu çıkamam dedim.

Uzun süre enkazda bekledim. Kendimi zorlayarak nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde ayağımı kurtardım. Ancak olduğum yerden çıkamadım. Hava aydınlanmıştı. Birinin sesini duydum. Nehir’in dayısıydı. Beni çıkardı. Pijamaylaydım. Ayağım çıplaktı. Çıkardı çoraplarını bana verdi.

Beni çektiğinde binanın en üst katındaydım. Hayattayım ama hayatta olduğuma sevinmeyen bir insanım. Otelin önünde çift şeritli yol vardı. Oradaki otobüs bile enkazın içindeydi.

Adıyaman İl Spor Müdürlüğü’nde görevli Volkan Bey yanımıza geldi, isimlerimizi aldı… Bölgeye daha sonra Gaziantep Konsolosu Fatma Hanım geldi. Yetkililere durumu bildirdi, daha sonra akşama doğru Kıbrıs’tan ekipler geldi. Sonra kızımın yaşadığına yönelik bir sürü haberler geldi ama yalandı… Kızım bodrum katından çıktı… Ben bir ara çocuğumu bulamayacağım için endişelendim. Ahmet Bozkurt “çocuklar soğuktan donarak öldü” dedi… Hayır, boğularak öldüler. Dua ettim. Kızım ölecekse acı çekmesin diye… 11 Şubat sabahı çocuğumu enkazdan çıkardılar. Pijamalarından tanıdım. Uyuyordu… Uyurken hayatını kaybetmişti. Aynı günün gecesi Adıyaman Havaalanı’ndan çocuklarımızın cenazelerini alarak Kıbrıs’a gittik. Sahiplerinden müteahhitlerinden, kurum kuruluş ihmali olan her kim varsa hepsinden şikâyetçiyim.

Tayyip Özberkman’ın duruşmadaki sözleri:

Diğer ailelerin de bahsettiği gibi sanıkları mahkemede görmek istiyorum. Buna ek olarak, benim kızım 11 buçuk yaşında cıvıl cıvıl, hayata neşe ile bakan bir çocuktu. O benim içimde yaşam kaynağımı oluştururdu.

Kızımı 6 gün göremeyeceğim için birkaç yüz defa beni öpmesini istedim. O beni 4 kez öptü. Dönünce öperim dedi.

Maçı kazanmışlardı. Telefonda konuştuk.

O gün kızımı ve eşimi aradım cevap alamadım. Kıbrıs’ta geldim. Hava karanlıktı. Eşimi gördüm. Kızımı sordum. Kızımızın çıkmadığını söyledi. Diğer ailelerle birlikte çocuklarımızı kurtarmak için elimizden gelen çalışmayı yaptık.

Ertesi gün hava aydınlandığında o kum yığınını gözümle gördüm. Altta kalanlara herhangi bir nefes aldırmayacak bir yapıydı.

Ekiplerle birlikte gece gündüz çalıştım. Orada taşların öfelenerek döküldüğünü gördüm. Dere çakıllarını gördüm. Yıkılmayan tek bir yapı vardı. O da Ahmet beyin kaçak inşa ettiği ofisinin olduğu yapıydı.

Ben işim gereği kolluk kuvvetlerinde çalıştım birçok ölü gördüm ama böylesini görmedim.

Bu bina Ahmet beyin iddia ettiği gibi çekişme sistemiyle değil, öne doğru yıkıldı. Eşimin birinci katta kaldığı oda, 10 katlı binanın en üstündeydi.

Bu dava herkesin başına gelebilir. Benim de bir oğlum daha var. Onu benzer bir şekilde kaybetmek istemiyorum. Bu olayların tekrarlanmaması için, bu davanın en iyi şekilde sonuçlanmasını istiyoruz. Binanın yapımından, denetiminden verilen izinlerinden sorumlu olanlardan şikâyetçiyim. Tüm sorumluların en ağır cezaları almasını istiyorum. İbret ceza aldıklarında onları görenler bunları tekrarlamayacaklar.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu